Türkeş, MBK’den Nasıl Tasfiye Edildi?

Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Ankara’nın Necatibey Caddesi’ndeki mütevazı evinde ‘14’ler’ tanımlamasıyla siyasi tarihimize geçen grubun kaderi çizildi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, CHP Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal ve MBK’nin 2 etkin üyesinin çok gizli toplantısında ülkenin yakın geleceğini etkileyecek önemli karar alındı.

Türkeş, MBK’den Nasıl Tasfiye Edildi?

Rahmetli gazeteci büyüğümüz Kemal Bağlum, Ankara’da yaşanan pek çok politik gelişmeyi, olayı yakından izledi. Basına yansımayan önemli hadiselerin şahidi oldu. Bazılarını kayda geçti, bazılarını yaz(a)madı. Ama bıraktığı kayıtlar da mühimdi. Siyasi tarihe malzemeydi. Başkent siyasetinin ‘perde arkası’nı aydınlatabilecekti. 

Bağlum, 1960 Askeri Darbesi’nde ve sonrasında yaşanan çoğu hâlâ açığa çıkmayan hadiseyi izledi. ‘Millî Birlik Komitesi’ adlı, darbeci subayların oluşumunu günü gününe takip etmeye çalıştı. Her sabah, çoğu komite üyesiyle yüz yüze geldi. Aynı havayı kokladı, çelişkilerini, fikirlerini, müştereklerini ve farklılıklarını anla(t)maya çalıştı. Zira MBK homojen - mütecanis! - yapıda değildi. Çoğu üye son anda komiteye dâhil olmuştu. ‘Bazıları ilk toplantıda birbirlerini tanımıştı!’

- MBK Üyelerinin Yanı Başında… -

Bağlum, Millî Savunma Bakanlığı’nın Basın Müşaviri’ydi. Bakanlık, Genel Kurmay Başkanlığı yerleşkesinin içindeydi. Çoğu komite üyelerinin odaları aynı koridorda yan yanaydı. Dolayısıyla Kemal Bağlum da komşularıydı. Her sabah karşılaşır, selamlaşır, kahve içer ve hal hatır sorarlardı.

Bağlum’a göre MBK’de 2 farklı ana siyasî kanat vardı. Gruplardan ilki iktidarda mümkün olduğunca uzun kalmayı, sivillere hemen teslim etmemeyi düşünüyordu. Liderleri: Alparslan Türkeş idi. Türkeş, Başbakanlık Müsteşarı’ydi. Fakat Hükümet Başkanı - Başvekil! - yetkilerine sahipti, görevini sürdürüyordu. Devlet Başkanı Cemal Gürsel’in güveni tamdı. Üyelerden gelen uyarıları, şikâyetleri dikkate almıyordu. Komitenin büyük çoğunluğu da Türkeş’i destekler görünüyordu.

Türkeş, aynı görüşü paylaşan generalleri ve genç subayları çevresine toplamıştı. Kendine özgü yol haritası çizmişti. Bağlum’un yazdıklarına bakılırsa, Başbakanlık Müsteşarı, Nihal Atsız’ın fikirlerinin etkisi altındaydı: ‘Turancılık’ hayallerini gündeme getirmeye/gerçekleştirmeye çalışıyordu. Amacına ulaşmak için ‘Kurucu Meclis’ ya da benzeri oluşuma gidilmesine karşı çıkıyordu. Yönetimde MBK’nın uzun süreli mutlak hâkimiyetini istiyordu/savunuyordu.

- Türkeş Karşıtları Açıklanan Protokole Uyulmasını İstiyordu… -

Ancak Komite içinde Türkeş’in savunduğu düşüncelere karşı çıkanlar mevcuttu. Diğer MBK üyeleri yemine ve imzalanan protokole uyulmasını savunu(yo)rdu. ‘Seçimlere 18 ay içinde gidilmesini istiyorlardı!’ Albay Alparslan Türkeş’in karşıtlarına göre, Millî Birlik Komitesi devrimden sonra yayınladığı bildirgeyle - kendini bağlamış! - hedefini millete duyurmuştu.

Alparslan Türkeş ve arkadaşları, geçici anayasayı hazırlamaları için Ankara’ya davet edilen İstanbul Üniversitesi profesörlerini kendi görüşleri doğrultusunda ikna etmek için harekete geçti. Prof. Sıddık Sami Onar, Prof. Hüseyin Naili Kubalı ve Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Ankara Palas’ta misafir ediliyordu. Türkeş, heyet üyelerine bahçede akşam yemeği verdi. Profesörlere, ‘Kurucu Meclis’le ilgili düşüncelerini sordu. Prof. Onar ve Velidedeoğlu, Kurucu Meclis’e karşıydı. Kübalı ise, temsili nitelikteki kuruluşa karşı çıkmıyordu, sakınca görmüyordu. 

Görüş netleşmişti: ‘Kurulacak kurul temsili nitelikte olacaktı. Millî Birlik Komitesi de tam yetkili kılınacaktı. Seçimlere gitmek için de acele edilmeyecekti.’

Devlet Başkanı Cemal Gürsel, Alparslan Türkeş’in fikrini paylaşıyordu. Bağlum’un saptamasına göre, ‘Devlet Başkanlığı ya da Cumhurbaşkanlığı makamında uzun süre kalmayı düşünüyordu!’

- Türkeş’i Tasfiye Operasyonu’nun Düğmesine Basıldı… -

Oluşan atmosfer sonucunda Türkeş Grubu, karşıtlarını tasfiye hazırlığına girişti. Durum belirginleşmiş, temizlik harekâtına günler kalmıştı. Ama hesaba katmadıkları/dikkate almadıkları faktör karşılarındaydı. Ankara’da Tümgeneral Cemal Madanoğlu ile Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Komutanı Kurmay Albay Osman Köksal, Türkeş ve ekibine muhalefet eden grubun içindeydi.

MBK üyesi, Kurmay Albay Ekrem Acuner devreye girmişti. Türkeş’in niyetini öğrenmiş, hazırlıklarını, temaslarını adım adım izle(t)mişti. Kendince önlemler almıştı. Ordu birliklerini ve MBK’yı kuşatan haberleşme örgütü kurmuştu. Böylece karşıt kanadın nabzını tutuyor, gelişmeleri adım adım takip edebiliyordu. Son derece gizli tutulan Türkeş’in Ankara Palas’ın bahçesindeki yemekli toplantısını da öğrenmişti.

Acuner, 11 Kasım’da, Türkeş ve arkadaşlarının niyetlerini kesinleştirmek amacıyla toplantı yapılmasını önerdi. İki taraf, masa etrafında bir araya geldi. Her 2 kesimde de tansiyon yüksekti. Eller tabancaların kabzalarındaydı. Acuner, Türkeş’e Atatürk’ün huzurunda yaptıkları yemini ve imzaladıkları protokolü hatırlattı. Sevdasından vazgeçmesini, 18 ay içinde yapılacak seçimlere odaklan(ıl)masını istedi. Bağlum’un yazdıklarına göre, Türkeş düşüncelerinde ısrarcıydı. MBK’nın iş başında uzun süre kalmasının ülke çıkarlarının gereği/yararına olduğunu savundu. Reformlar tamamlanmadan seçimlere gitmek büyük hataydı. Deneyimli gazeteci Kemal Bağlum’un satırlarıyla, ‘Karşı çıkanları dümdüz edeceği tehdidini savurdu!’

- Cemal Gürsel’in Safı Belirleyici Olacaktı… -

Ekrem Acuner, darbenin hemen ardından bazı önlemler de almıştı: Ankara’daki askeri birliklerin başına en güvendiği arkadaşlarını geçirmişti. Cemal Madanoğlu ve Osman Köksal’ın da tam desteğine sahipti. Durum netleşmişti. Türkeş ve arkadaşları kararlıydı, geri adım atmıyorlardı. Orta yol bulunamamıştı. Devlet Başkanı Cemal Gürsel ikna edilirse sorun çözüle(bile)cekti.

Acuner ve yanındakilerin de planları hazırdı: ‘Devlet Başkanı Cemal Gürsel’in ilk seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilmesi garanti altına alınmalıydı.’ Gürsel, - halkoyuyla! - Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmayı düşünüyordu. Hedefe ulaşmanın yolu: ‘CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’den geçerdi. İnönü ikna edilmeli, desteği sağlanmalıydı!’ Albay Ekrem Acuner, İsmet Paşa’dan 13 Kasım 1960 Pazar gecesi için randevu talep etti. Görüşme son derece gizliydi, çok dar çevrenin bilgisi dâhilinde yapılacaktı. 

Albay Acuner, daha önce Atatürk’ün manevi kızı Prof. Afet İnan ile konuştu. MBK içinde yaşananları, Türkeş’in tutumunu anlattı. Yardımını talep etti. Prof. İnan, Acuner’e her türlü yardımda bulunabileceğini belirtti. Acuner, İnönü’yle yapılacak görüşmede İnan’dan evinin kullanılması iznini rica etti.

Acuner, deneyimli gazeteci Kemal Bağlum’a 13 Kasım gecesini anlattı:

- Afet İnan Hanım’ın Evindeki Çok Gizli Toplantı… -

‘İsmet İnönü’den talep ettiğimiz randevuya olumlu yanıt geldi. Görüşme yeri için Prof. Afet İnan’ın evi müsait bulundu. Olay çok gizli tutulacaktı. Benim yanımda MBK Üyesi Kurmay Albay Fikret Kuytak bulunacaktı. İsmet İnönü de İsmail Rüştü Aksal ile gelecekti. Eşlerimiz de yanımızda olacaktı. Afet Hanım, Necatibey Caddesi’nde tek katlı bir binada ikamet ediyordu. İnönü ve Aksal erken gelmişti. Prof. İnan, gizlilik kararına uyarak, tanınmamak için çarşafa bürünmüş halde konutuma ulaştı. Gençlik Caddesi’nde oturuyordum. Kapıyı açtığımda karşımda çarşaflı tanımadığım kadınla karşılaştım. Şaşırdım fakat anlam veremedim. Rahmetli İnan dedi ki:

‘Tedbir almalıydım. Onun için kıyafet değiştirdim.’ 

Misafirlerin geldiğini haber verdi. Birlikte görüşme mahalline geldik. Prof. İnan, hanımları başka odaya aldı. Biz, 4 erkek bir arada kaldık ve görüşmeye geçtik.

İsmet İnönü, ‘çok gizli’ diye nitelediğimiz durumu sordu. Kendisine, Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının niyetini ayrıntılarıyla anlattım: ‘Verilen söze karşın seçimler yapılmayacak! Yönetimi elde tutup uzun süre iktidarda kalmayı planlıyorlar!’

İnönü kendisinden ne talep edildiğini sordu.

‘Paşam! Sizden parti olarak, yapılacak ilk seçimlerde Devlet Başkanı Cemal Gürsel’i Cumhurbaşkanlığı’na aday göstereceğinize dair yazılı garanti mektubu vermenizi istiyoruz,’ dedim. 

Paşa aniden sinirlendi: ‘Neden verecekmişiz?’ diye çıkış yaptı.

- CHP Genel Başkanı İsmet İnönü Zor İkna Edildi… -

‘Paşam! Cemal Gürsel, seçimlerden önce makamını güvenceye almak istiyor. Siz, teminat mektubunu verirseniz, Alparslan Türkeş’in elindeki etkin kozu alacağız. Zira Sayın Gürsel, Türkeş’i destekliyor. Omuz verirseniz, Devlet Başkanı’nı yanımıza çekmiş olacağız. Aksi durumda karşımızdaki grup galip çıkacak. Gürsel ‘etkisiz’ Cumhurbaşkanlığı yapacak. Türkeş, ülke yönetimine tümden el koyacak!’

İsmet İnönü, öneriye çok kızdı. Seçimler nasılsa yapılacaktı. 27 Mayıs Darbesi’nin Lideri Orgeneral Cemal Gürsel de - büyük ihtimalle! - Cumhurbaşkanı seçile(bile)cekti. Ekrem Acuner’in teklifini hemen kabul etmedi. Paşa’ya göre, mektubun demokrasi ile nasıl bir ilişkisi olabilirdi ki? Ancak 4 saati aşan yoğun görüşmeler sonunda ikna edilebildi. Ertesi gün, CHP Parti Meclisi’ni toplantıya çağırmaya karar verdi. 

İnönü, birleşimde durumu teferruatıyla anlattı. Desteğin zarureti üzerinde durdu. ‘Aksi durumda, Türkeş’in yönetimde etkisini artıracağını - belki de idareye toptan el koyacağını! -, seçimleri zamanında yaptırmayacağını,’ anlattı. 

- CHP Parti Meclisi Destek Kararını Oy Birliğiyle Aldı… -

Parti Meclisi, Genel Başkan’ın görüşlerini aynen paylaştı. Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanlığı adaylığının destekleneceğine ilişkin mektubun yazılmasını oy birliği ile kararlaştırdı.

CHP’nin mektubu, Ekrem Acuner’in eline ulaştı. Türkeş karşıtlarını, kendilerini destekleyen ve tarafsız kalan MBK üyelerini de topladı. Katılanlara mektuptan söz edilmedi. Alparslan Türkeş aleyhtarlığı yapıldı. Millete açıklanan deklarasyona bağlı kalıp kalmayacakları soruldu. Yeminlerine sadıksalar, Türkeş’in oyununa gelmemeleri önerildi. 

Karşı cephe kararlıydı: Alparslan Türkeş ve arkadaşları tasfiye edilecekti. General Cemal Madanoğlu da karar verici dar kadrodaydı. 

Toplantıya katılanlar tek fikir etrafında birleştikleri anlaşıldı. Acuner, - en sonunda! - İnönü ile yapılan gizli toplantıyı anlattı. Kendilerine verilen güvence mektubundan bahsetti. CHP’nin TBMM Grubu’nun desteği de arkalarındaydı. Cemal Gürsel’in ikna edile(bile)cek olması en önemli gelişmeydi.

Birleşimdeki hava aniden değişiverdi. Türkeş ve arkadaşlarının MBK içindeki konumu daha ciddi şekilde değerlendirildi. Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı seçilmesi neredeyse kesine yakındı. İnisiyatifin kendi taraflarına geçtiğine iyiden iyiye inandılar. Gürsel’in yanlarında yer alması, ellerini daha da kuvvetlendirmişti!

- Ankara’daki Askeri Birlikler Alarma Geçirildi… -

Ekrem Acuner, toplantı sonrası Çankaya’ya çıkıp Devlet Başkanı Gürsel tarafından kabul edildi. Görüşme ve gelişmeler hakkında bilgi sundu. CHP Parti Meclisi’nin kararını içeren, İsmet İnönü’nün imzaladığı mektubu ulaştırdı. Gürsel, aldığı habere, okuduğu satırlara sevindi. Yüzü güldü, koltuğuna daha rahat oturdu. Türkeş’e verilen inisiyatifin yönü aniden değişmişti. Kendisinden ne isten(il)diğini/beklen(il)diğini sordu. Acuner, karşıt grubun tasfiye edileceğini, saflarına güç katmasını umduklarını iletti. Gürsel açık taraftarlığını belirtti.

Süre tamamlanmıştı. Operasyon için düğmeye basıldı. Karşı taraf olacakları haber alırsa, kan gövdeyi götürebilir, kardeş kavgası yaşanabilirdi. Ankara’daki bütün askeri birlikler alarm durumuna geçirildi. Ankara Sıkıyönetim Komutanı Tümgeneral Cemal Madanoğlu emir vermişti. Türkeş ve 13 MBK üyesinin evleri kuşatıldı. Kendilerine kısa bir hazırlanma süresi verildi. Yolculuk için valizlerini toplamaları istendi. Ülkenin kaderini elinde tutanlar yurt dışına gönderilecekti.

(Rahmetli gazeteci büyüğüm Kemal Bağlum Bey’in 2001’de yayınladığı ‘Bir Dönemin Uyuyan Kulağı’ adlı kitabından yararlanıldı.)

2 June 2021 09:52
1,946 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Yakışıklı Acımasız

Sinema salonunda film seyrederken keşfedildi. Yakışıklı, atletik yapılı, uzun boyluydu. Kâşifini teşhisinde yanıltmadı. Her rolün altından başarı ile kalktı. ‘Döneminin en önemli erkek yüzlerindendi!’

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Putin’in Türk Asıllı Metresi

Putin’in hayatına giren veya adı beraber anılan hanım(lar)ın yüzüne şans hep güldü. Kimisi gayrimenkul(ler)e ve servete kondu. Kimisi de politikaya girdi. Medya dünyasında patron koltuğuna oturdu. Devlet protokolünde ‘görünmeyen statü’ sahibi kesildi. Alina Kabaeva, şöhretli sporcuydu. Putin’le tanıştıktan sonra ününü, variyetini ve etkinliğini artırdı. Bayan Kabaeva, ‘son göz ağrısı’na, ‘Kış öncesi gelen - kısa süreli - aldatıcı yaz’a benzetildi. Güzelliği ile sadece Putin’in değil, bütün karşı cinsin ilgisini topladı. Sadece Rusya’da değil dünyada da stardı!

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Evini Satıp İşçi Maaşlarını Ödeyen Başkan

Fatma Girik, ‘içimizden/bizden birisi’ydi. Yeşilçam’ın ve Memduh Ün’ün ‘Fato’suydu. İnandığı gibi yaşadı. Engelleri aşmasını bildi. Kendini daima yenilemeye/geliştirmeye gayret etti. Tecessüs sahibiydi, öğrenmeye açtı. Sinemayı ve siyaseti tecrübeli ustalardan kavrama şansını yakaladı. Evinde çok zengin kitaplığı vardı. Her gün düzenli şekilde okurdu, tartışırdı. Hayatı sorgulardı.

2. Abdülhamit'e Rest Çeken Cariye

2. Abdülhamit, Osmanlı Hanedanı’nın en çok tartışılan, konuşulan ve hakkında yazılan üyesiydi. Eylemleri ile bazen eleştirildi, bazen göklere çıkarıldı. Özel hayatı da merak edildi. Kimi kaynaklara göre 13, kimi tarihçilere göre 16 hanımı oldu. Çerkez soyluları tercih ettiği yazıldı.

İsmet Paşa’nın Elini Öpen TİP Lideri

Mehmet Ali Aybar, çok iyi eğitim almıştı; Sol/Sosyalist düşünce aileden mirastı.

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Zânî!’ Maymunları İdam Ettiren Molla

Molla Abdülkerim Efendi, Sultan Murâd-ı Sâlis’in şehzadelik döneminde hocası, sonradan da saray imamı ve en güvendiği ‘akıldane’siydi. Padişah’a her dediğini yaptır(ır)dı. Rumeli Kazaskeri iken ününün/cesaretinin doruklarına tırmandı.

Yakışıklı Acımasız

Sinema salonunda film seyrederken keşfedildi. Yakışıklı, atletik yapılı, uzun boyluydu. Kâşifini teşhisinde yanıltmadı. Her rolün altından başarı ile kalktı. ‘Döneminin en önemli erkek yüzlerindendi!’

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Osmanlı'nın İlk ‘Hadım’ Sadrazamları

Osmanlı’nın Balkan’dan devşirdiği, hadım ettirip, Enderun’da eğitime aldığı sonra da devlet görevi verdiği kişiye ‘Akağa’ denirdi. Aralarından beylerbeyi, vezir, ordu komutanı ve hatta sadrazam(lar) çıktı. İlk ‘buruk vezîr-i âzam’ da, ‘Hadım Ali Paşa’ydı!

Şapkanın Sarık İle Mücadelesi

Osmanlı bürokrasisi - zaman zaman - Batı’yı takdir etse de Batılılaşmaya hep mesafeli durdu. Avrupa’dan yenilikleri getirmeye yeltenen hükümdar(lar) ya cezalandırıldı ya da hayatını yitirdi. Ulema ve ordu da diğer önemli muhaliflerdi. Genç Cumhuriyet de kurulurken - aynı zamanda! - hem işgal güçleriyle ve hem de yeni yönetime karşı duranlarla kapışacaktı.

Hayvan Vagonlarında Sürgün

Stalin yönetimi, Devlet Savunma Komitesi kararına dayanarak, 110 bin civarındaki soydaşımızı, 210 köyden alarak ‘hayvan yüklenen’ kargo (!) trenleri ile Orta Asya’ya sürdü.

Diplomatik Kriz Yaratan ‘Mama’

İstanbul’un ünlü ‘kadın ..ezevenk’i Lüks Nermin, Yassı Ada Mahkemeleri’nde gönüllü şahitlik yaptı. Devrin yöneticilerinin isteklerini yerine getirmişti. Hizmetlerinin karşılığı, - iddiasına göre! - devletin ‘Örtülü Ödeneği’nden karşılanmıştı.

Kod Adı: ‘Fakülteli’

Mahir Kaynak - sonradan profesör! - ‘Madanoğlu Cuntası’ diye bilinen illegal örgütü izleyen, belgeleyen ve ortaya çıkaran kişiydi. Teşekkül üyesi diğer arkadaşları ile hapse girmeyi kabul etmesine rağmen arzusu reddedildi. Türk İstihbarat Tarihi’ne adı ‘açığa çıkan ilk MİT mensubu’ şeklinde geçti.

Cenazesinde Alkış İstemeyen Sanatçı

Sümer Tilmaç, anne karnında sahneye çıkmıştı. Yaşamı boyunca tiyatronun tozunu yutmayı, sinemanın spotlarında aydınlanmayı/görünmeyi kabullendi. Beyazperdede ve televizyonda unutulmaz/ölümsüz tipler çizdi/bıraktı.

Yeşilçam’ın Kara Bahtlısı

Yeşilçam’ın uygun gördüğü ad ve soyadı hayat hikâyesine tıpa tıp uydu. Yaşamı hazin olaylar manzumesiydi. Ailesini genç yaşta kaybetti. Öyküsünü bilenlerin rivayetine göre 3 defa ‘âşık oldu’! Her seferinde de kavuşamadı. İlk gençliğini dolduran sıcacık, huzur dolu yuvanın - ilerleyen yıllarında! - hep hasretini çekti. Yüksek sinema kabiliyeti, gelişmiş edebi zevki ve doğaçlama müzisyenliği yeterince değerlendirilemedi. Bu dünyadan ‘Samuel Agop Uluçyan’, hepimizin aşina olduğu ismi ile ‘Sami Hazinses’ de geçti!

Hasırı ‘Yorgan’ Tabutu ‘Döşek’ Edinen ‘Baba’!

‘İnci Baba’ lakaplı Mehmet Nabi İnciler, hazır cevaptı, girişkendi, farklı meziyetlere/zevklere sahipti; çevresini şaşırtmayı severdi. İtalyan asıllı, ABD vatandaşı, Şikago Mafyası’nın ünlü şefi - merhum! - Al Capone’nin hayranıydı. İdolünün mezarını ziyaret etti, şanına uygun muhteşem çelenk yaptırdı. Ellerini açıp ruhuna ‘Fatiha’ bile okudu

27 Mayıs’tan Sonra Başbakanlık’ta Ne(ler) Oldu?

Başbakanlık Müsteşarlığı Özel Kalem Müdürü Mehmet Geylani; 27 Mayıs Askeri Darbesi’nin öncesinde ve sonrasında görevinin başındaydı. Gördüklerini/yaşadıklarını Ankara’nın kıdemli usta gazetecisi Kemal Bağlum’a anlattı; tarihe şahitlik etmeye çalıştı… Geylani: Darbe sonrasında Başbakanlık’ta yaşanan bilinmeyen bazı olayların perde arkasını açıkladı…

Türkiye’nin İlk Piyanist Şantörü

Gencer, Türkiye’de ilk Türkçe sözlü pop müzik parçasını seslendirdi. Çocukluk arkadaşı, Fecri Ebcioğlu, ‘Bak Bir Varmış Bir Yokmuş’ adlı şarkının sözlerini yazmıştı.

Yeşilçam’ın Hanımağası / 2

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Yeşilçam’ın Hanımağası / I

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

‘Paşanın Güzel Karısına Göz Koyan’ Padişah

Çeyrek asırlık süreçte her gün ölüm korkusuyla yaşayan Şehzade İbrahim, tahta çıkınca hayattan kâm almaya girişti. Harem, - yakın çevresinin ve yağcılarının da yardımıyla! - güzel cariyelerle dolup taştı. Ama Padişah’ın gözü doymadı. Kendine methedilen evli hanımlara da el atmaya, gönül eğlendirmeye kalkıştı!

‘Padişah Oğlunu Boğduran’ Valide

Tarihçilerin ‘Rum asıllı!’ dedikleri Kösem Sultan, İslâm dinini benimsedi, Harem’de eğitildi/yetiştirildi. Osmanlı Devleti’ni 20 yılı aşkın süre yönetti. Sultanlığın, milletin, Sünni İslam dünyasının kaderinde birincil derecede söz/hak sahibi oldu.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Putin’in Türk Asıllı Metresi

Putin’in hayatına giren veya adı beraber anılan hanım(lar)ın yüzüne şans hep güldü. Kimisi gayrimenkul(ler)e ve servete kondu. Kimisi de politikaya girdi. Medya dünyasında patron koltuğuna oturdu. Devlet protokolünde ‘görünmeyen statü’ sahibi kesildi. Alina Kabaeva, şöhretli sporcuydu. Putin’le tanıştıktan sonra ününü, variyetini ve etkinliğini artırdı. Bayan Kabaeva, ‘son göz ağrısı’na, ‘Kış öncesi gelen - kısa süreli - aldatıcı yaz’a benzetildi. Güzelliği ile sadece Putin’in değil, bütün karşı cinsin ilgisini topladı. Sadece Rusya’da değil dünyada da stardı!

Kulağı ve Burnu Kesilen Padişah

Sultan 2. Osman, çocuk denilecek yaşta tahta çıktı. Devleti kendi bildiği gibi yönetmeye kalkıştı. Sert, tavizsiz, hayli acımasız idare kurmaya çalıştı. Bilhassa asker ve ulema ile uğraştı. Kendince reformlara girişti. Muhaliflerinin ve düşmanlarının sayısını artırdı. Tarihe, ‘askeri ihtilalde öldürülen ilk Osmanlı Sultanı,’ diye geçti.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Ferhantoloji

Ferhan Şensoy, tiyatromuzun son yarım yüzyılda yetiştirdiği birkaç sivri dilli, muhalif, yazdığı okunan, sahnelediği seyredilen sanatkârlardandı. Heyecanlı, hareketli, yüksek tansiyonlu, özenilecek, serüven dolu hayat sürdü. Geride çok sayıda eser, anı ve dost bıraktı.

Musikimizin Son Muhteşem İncisi

İnci Çayırlı, Münir Nurettin Selçuk, Emin Ongan, Saadettin Kaynak gibi klasik musikimizin son döneminde yetişen geleneksel halkanın temsilcisiydi. Birikimini nefes aldığı sürece öğretmeye çalıştı.

Kod Adı: ‘Fakülteli’

Mahir Kaynak - sonradan profesör! - ‘Madanoğlu Cuntası’ diye bilinen illegal örgütü izleyen, belgeleyen ve ortaya çıkaran kişiydi. Teşekkül üyesi diğer arkadaşları ile hapse girmeyi kabul etmesine rağmen arzusu reddedildi. Türk İstihbarat Tarihi’ne adı ‘açığa çıkan ilk MİT mensubu’ şeklinde geçti.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Maksim Gorki ‘Seven Banker’

Adından daha ziyade mesleki unvanı ile tanındı. Her gün gazetelerin birinci sayfalarını haber(ler)i, iç yapraklarını da reklam(lar)ıyla doldururdu. Tek kanallı TRT televizyonunda günün her saatinde şirketlerinin ‘paralı tanıtımını’ yapan kısa bantlar dönerdi. Bankalardan daha fazla mevduat toplamayı başardı. Yüksek faiz dağıtırdı. Ama yükselişi gibi ‘inkırazı’/çöküşü de pek hızlıydı. ‘Banker Kastelli’ olarak bilinen, milyonlarca kişiyi peşinden sürükleye(bile)n Abidin Cevher Özden kimdi?

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Musikimizin Son Muhteşem İncisi

İnci Çayırlı, Münir Nurettin Selçuk, Emin Ongan, Saadettin Kaynak gibi klasik musikimizin son döneminde yetişen geleneksel halkanın temsilcisiydi. Birikimini nefes aldığı sürece öğretmeye çalıştı.

Kod Adı: ‘Fakülteli’

Mahir Kaynak - sonradan profesör! - ‘Madanoğlu Cuntası’ diye bilinen illegal örgütü izleyen, belgeleyen ve ortaya çıkaran kişiydi. Teşekkül üyesi diğer arkadaşları ile hapse girmeyi kabul etmesine rağmen arzusu reddedildi. Türk İstihbarat Tarihi’ne adı ‘açığa çıkan ilk MİT mensubu’ şeklinde geçti.

Müslüman Mezarlığı Üzerine Tiyatro ve Helâ

Osmanlı’nın 2 hükümdarı - Abdülmecit ve Abdülaziz! -, Ayas Paşa Mezarlığı’nın sonunu getirecek hamleler yaptı. Birisi mezarlık alanının bir bölümüne tiyatro, diğeri de Alman Büyükelçiliği binası yapımına ruhsat/izin verdi.

Diğer Türk Tarihi Yazıları

İki İngiliz Aşçıya Teslim Edilen Kudüs

401 yıl yönettiğimiz Kudüs’ü tek mermi atmadan, daha da kötüsü İngilizlerle göğüs göğüse çarpışmadan teslim etmiştik. Kim(ler)e mi? İngiliz Ordusu’nda görevli iki askerî aşçıya…

İstanbul’dan Ölüme Gönderilen 80 Bin Sokak Köpeği

İstanbul’un tarihinde 3 defa ciddi boyutlarda sokak köpeği katliamı yaşandı. 1910’daki ilk teşebbüste 80 bin köpek toplandı ve aç bırakılıp ölüme terk edildi. 1912’deki 2. girişimde 30 bin, 1980 sonrasındaki 3. itlafta da 83 bin hayvanın canına kıyıldı.

‘Çöpten Çıkan’ Tiyatro Oyunu

Fatma Nudiye Yalçı, erkek egemen dünyada hemcinslerinin sesi/öncüsü olmayı amaçladı. Türkiye’deki pek çok ilkin sahibiydi. Okudu, yazdı, eleştirdi ve en önemlisi de sorguladı. İdeallerinin peşinden yürüdü. Ömrünün beşte birini hapishanelerde geçirdi.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!