Osmanlı'nın İlk ‘Hadım’ Sadrazamları

Osmanlı’nın Balkan’dan devşirdiği, hadım ettirip, Enderun’da eğitime aldığı sonra da devlet görevi verdiği kişiye ‘Akağa’ denirdi. Aralarından beylerbeyi, vezir, ordu komutanı ve hatta sadrazam(lar) çıktı. İlk ‘buruk vezîr-i âzam’ da, ‘Hadım Ali Paşa’ydı!

Osmanlı'nın İlk ‘Hadım’ Sadrazamları

‘Hadım Ali Paşa’ ya da ‘Atik Ali Paşa’, Sadaret makamına yükselen ilk ‘hadım’/‘buruk’tu. Sultan 2. Beyazid’in en güvendiği adamlardandı. 8 yıl süreyle 2 defa aynı mevkide bulundu. 

Ali Paşa, ‘Akağalar Grubu’ndandı. Boşnak asıllıydı. Saraybosna’nın Drozgometva adlı köyündendi. Küçük yaşta devşirildi. Kendisine ‘Ali’ adı verildi. Enderun’da eğitim gördü. Zeki, söz dinleyen, saygılı, korkusuz, aşırı hareketli ve sonuç alıcı/kararlı yapıdaydı. Üstlerinin güvenini kazandı. Devletin yönetim kademelerinde hızla yükseldi. Bâbüssaâde Ağalığı - ‘Harem-i Hümayun’ ve diğer saray dairelerini korumakla görevli yetkili! - yaptı.

Sultan 2. Beyazid’e sadık kaldı ve hep yanında durdu. Cem Sultan’ın ayaklanmasında safını değiştirmedi. 1482’de, Karaman Beylerbeyi oldu. Karamanoğlu Kasım Bey ve Cem Sultan’a karşı tavır aldı. Konya’nın muhalif/isyancı kuvvetlerin eline geçmesini engelledi.

- Hadım Ali Paşa’nın Hayatı Savaş Alanlarında Geçti… -

Cesareti ve sadakati sayesinde Rumeli Beylerbeyliği’ne getirildi. Boğdan Prensi Stefan cel Mare - Büyük - 3.! - Stefan! - Akkirman Kalesi’ne saldırdı. Hadım Ali Paşa, emrindeki kuvvetlerle karşı hamle yaptı. Boğdan’a girip Prens Stefan’ı ağır yenilgiye uğrattı. 3. Stefan savaş alanından kaçtı. Lehistan’a sığındı. ‘Kalenin düşmesini, muhafızlarının ve ahalinin kılıçtan geçirilmesini engelledi!’

Memlûk Devleti ile yapılan savaşlara katıldı. Akdeniz, Güney Doğu Anadolu bölgelerindeki muharebelere iştirak etti. Çok sayıda ‘kermen’in fethini sağladı. Hızlı davrandığından ve çabuk sonuç aldığından ‘Atik’ lakabı ile anıldı. 1486’da, vezir yapıldı. 1488’de, Osmanlı Ordusu, Tarsus, Adana ve Anazarva gibi irili ufaklı önemli kaleleri ele geçirdi. Komutan, Hadım Ali Paşa’ydı.

Memlûk Sultanı Kayıtbay, Özbek Bey’in komutasındaki ordusunu Adana Ovası’na yolladı. Memlûk ve Osmanlı kuvvetleri, 16 Ağustos 1488’de, Ağa Çayırı mevkiinde karşılaştı. Kıran kırana geçen çatışmada, Hadım Ali Paşa’nın yönettiği Osmanlı güçleri yenildi. Emir Özbek Bey, başarılarını sürdürmeye çalıştı. Çukurova’dan Osmanlı’yı çıkarmayı denedi. Adana Kalesi, 3 ay süren kuşatmaya dayanamadı ve yitirildi.

Hadım Ali Paşa, 1492’de, Memlûklarla yapılan muhtelif muharebeleri kazandı. 

- Mora Fatihi Hadım Ali Paşa, Mora Valisi Yapıldı… -

Osmanlı’nın Venedik savaşlarına da iştirak etti. 1500’de, komuta ettiği kuvvetler yeni zaferler kazandı. Mora Yarımadası fethedildi. Kefalonya ve Ayamavri adaları zapt edildi. Navarin, Zantio ve Koron kaleleri teslim alındı.

Bir yıl sonra 1501’de, Venedik askerleri Navarin’i yeniden ele geçirseler de, büyük denizci Kemal Reis’in zamanında müdahalesi, tarihi ve talihi değiştirdi. Navarin, yine yeni sahiplerine döndü. Hadım Ali Paşa, - başarısından ötürü! - Mora Valiliği’ne atandı.

Aynı sene, 1501’de, Sadrazam Mesih Paşa aniden öldü. Sultan 2. Beyazid, Hadım Ali Paşa’yı Sadaret Makamı’na atadı. Yeni görevinde 2 yıl kalabildi. Başarılı bulunmadı. Mühr-i hümayun geri alındı. 1506’da, 2. defa aynı mevkie getirildi. 1511’de, şahadetine kadar da görevini sürdürdü.

- 2. Beyazid’in Şehzadelerinin Savaşında Ahmet’i Destekledi… -

Sultan 2. Bayezid’in oğulları arasındaki taht rekabeti/savaşlarında taraf tuttu. En büyük şehzade Ahmet’i destekledi. Korkut ve Selim de dişli rakiplerdi. Ama Hadım Ali Paşa, her 2 şehzadeye karşı sert davrandı. Şehzade Korkut, korkudan Mısır’a kaçtı. Antalya’da Teke Sancakbeyi idi. Yönetimindeki arazilerin gelirlerinin paylaşımı konusunda aralarında anlaşmazlık yaşandı. Sadrazam geri adım atmayınca çatışma ihtimali ortaya çıktı. Korkut ve yakın bazı adamları ‘hicret ederek’ canlarını kurtarabildi. Hisselerde mutabık kalıp gelirler yükseltilince, geri dönmesine izin verildi.

Bazı muhalif tarihçiler, Şehzade Korkut’un ülkeden ayrılışını farklı şekilde anlattı. Rivayetlere göre Sultan 2. Bayezid, taht için Şehzade Ahmet’ten yana tavır koyunca, diğer oğullarının kalbi kırıldı. Büyük oğlu Korkut, hac görevini bahane edip Mısır’a gitti. Memluk Sultanı Kansu Gavri’nin iltifatlarına mazhar oldu. Hükümdar gibi karşılandı ve ağırlandı. İstanbul, Kahire’nin tavrını hoş karşılamadı. ‘Cem Sultan Olayı’nın benzerinin yaşanmasından korktu! Tatlı dile ve af çıkarılmasına inanıp geri döndü.

Hadım Ali Paşa ile Şehzade Yavuz arasındaki düşmanlık da bitmedi. Yavuz, babasından hükümdarlığı zor kullanarak almakta kararlıydı. Nitekim emrindeki ordu ile Ali Paşa’nın yönettiği Osmanlı kuvvetleri, 1511’de, Çorlu’da karşı karşıya geldi. Şehzade kaybeden taraftardaydı. Bir yıl sonra, yani 1512’de Osmanlı Tahtı’na çıkacak ve 9. Osmanlı padişahı ‘Birinci Selim’ sanı ile anılacak Şehzade Yavuz, mücadele alanından çekilecekti.

- Ali Paşa, Şahkulu Ayaklanması’nda Öldürüldü… -

Ali Paşa, Nisan 1511’de, Şehzade Ahmet ile birlikte Şahkulu Ayaklanması’nı sonlandırmakla görevlendirildi. Anadolu’da ilk kez mezhep tabanlı ayaklanma görüldü. İran’da hüküm süren Şah İsmail’e bağlı Alevi Türkmenler, çeşitli sebeplerden ötürü Osmanlı’ya karşı isyan etti. İstanbul’un ‘asi’ diye nitelediği grupların üzerine yürüyen Hadım Ali Paşa, Gökçay civarında Şahkulu’nun kuvvetleriyle karşılaştı. İsyancı lider öldürüldü. Komutasındaki birlikler dağıldı. Erken gelen galibiyet Osmanlı askerlerini gevşetti. Karşı gruptan bir kısım nefer, Ali Paşa’yı çembere alıp oklamaya girişti. Paşa, ağır şekilde yaralandı. Amasya’ya getirildi. Ama tedavisinden beklenilen sonuç alınamadı. Çok geçmeden de vefat etti. Naaşı aynı şehirde toprağa verildi. Mezarının üzerine adını taşıyan, ‘Vezir-i Âzam Atik Ali Paşa Türbesi’ inşa edildi.

Atik Ali Paşa’nın ölümü, Şehzade Ahmet’in sultanlık yarışında geri plana düşmesine yol açtı. Şehzade, en büyük destekçisini ve taht şansını yitirdi.

Bazı tarihçiler, Hadım Ali Paşa’nın şahsi özelliklerini de kayda geçirdi. Paşa iyi asker, disiplinli, korkusuz komutandı. Emir adamıydı. Devlet aygıtını bilirdi, tecrübeli yöneticiydi. İyilik yapmayı severdi. Hayırseverdi. İstanbul’da kendi adını taşıyan Atik Ali Paşa Camii’nin banisiydi. Yanındaki medrese, imaret ve diğer müştemilatın inşa ettiricisiydi. ‘İmparatorluğun muhtelif yerlerindeki gayrimenkullerinin yıllık geliri 500 bin akçe kadardı!’ 

- Osmanlı’nın 2. Hadım Sadrazamı Sinan Paşa… -

Saray tarihçilerine göre asıl adı: ‘Sinanüddin Yusuf’ idi. ‘Yusuf Sinan Paşa’ veya ‘Hadım Sinan Paşa’ diye de anıldı/bilindi. 9. Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim döneminde, 2 defa Vezîr-i âzam yapıldı.

Doğum tarihi belli değildi. Bosna kökenliydi. Saray tarihçilerine göre, yörede ‘Boroviniç’ adı ile bilinen köklü/geniş aileye mensuptu. Küçük yaşta devşirilip Dersaadet’e getirildi. Enderun’da eğitime alındı. Bosna’da mı, yoksa İstanbul’da mı ‘hadım edildiği’ne ilişkin malûmat da yoktu. Akağalar Ocağı’na alındı. Saray’da çeşitli görevlerde bulundu. 1514’de, ilk dış göreve, Bosna Sancakbeyliği’ne atandı.Hadım Sinan Paşa, Yavuz Sultan Selim’in en güvendiği, sevdiği ve - bilinen özelliklerinden ötürü! - ilerlemesine yardım ettiği yöneticiydi. Korkusuz, atılgan, iyi asker/komutandı. Düşman saflarına yalın kılıç dalar, ölümden korkmaz, ordunun hangi kanadını yönetiyorsa zafere ulaştırırdı. 23 Nisan 1514’de, Mustafa Paşa’nın yerine Anadolu Beylerbeyliği’ne getirildi. Yavuz, İran Seferi’ne çıkacaktı. ‘Ordunun emir/komuta zincirini tamamen güvendiği deneyimli isimlere teslim etme,’ düşüncesindeydi. Hadım Paşa hemen harekete geçti. 10 Temmuz 1514’de, Seyitgazi’ye ulaştı. Silâhlı kuvvetleri dinlendirdi ve yeniden düzene soktu. Sinan Paşa’nın birlikleri Akşehir’e ulaşınca, ilk görevi de belli oldu: ‘Ön saflarda güvenliği sağlayacaktı. Gelebilecek saldırıları engelleyecekti!’

- Hadım Sinan Paşa Çaldıran Savaşı’na Katıldı… -

Çaldıran’da Osmanlı’nın bilinen savaş modeli uygulandı. Sinan Paşa, kendisine bağlı askerlerle sağ kanatta görev yaptı. 23 Ağustos 1514 Çarşamba sabahı harekât başladı. Safevî güçleri, Diyarbakır Beyi Ustaclu Mehmet Han yönetiminde sağ kanada yüklendi. Hadım Sinan Paşa, kararlılık gösterdi. Hemen karşılık verdi. Aniden atışa başlayan sahra topları düşman saldırısını bozdu. Ustuclu esir alındı ve infaz edildi. Savaş, zaferle sonuçlandı. Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa muharebe alanında hayatını kaybetti. Hadım Sinan Paşa, Eylül 1514’de, Rumeli Beylerbeyi oldu.

Hemen İstanbul’a dönülmedi. ‘Ordunun kışı Amasya’da geçirmesi ve yeterince yiyecek temin edilmesi,’ emri verildi. Kapıkulu ve Yeniçeri birlikleri haberden hoşnut kalmadı. Sefer hazırlığı haberi duyulunca, erat isyana kalkıştı. İran’a askeri harekâta karşı çıktılar. Sultan I. Selim durumu öğrendi. Sadrazam Hersekli Ahmet Paşa’yı görevinden aldı. İkinci Vezir Dukakinoğlu Ahmet Paşa da azledildi. Ama 18 Aralık 1514’te de rütbesi yükseltildi: Vezîr-i âzam yapıldı. Yeniçeriler tekrar ayaklandı. Şehirde bazı evleri yağmaladılar. Toplantı halindeki Divan’ı basıp taleplerini ilettiler.

- Yavuz, Sadrazam Dukakinoğlu Ahmet Paşa’nın İhanetini Belirledi… -

Sultan I. Selim hemen soruşturma açtırdı. Özel istihbarat ekibine araştırttı. Kışkırtmanın arkasında Sadrazam Dukakinoğlu Ahmet Paşa’nın olduğu belirlendi. Paşa, Memlûk tarafını tutan Dülkadiroğulları Beyi Alaüddevle Bozkurt Bey - II. Bayezid'in kayınpederiydi! -  ile mektuplaşır, gizli bilgi(ler) aktarırdı. Suç delilleri ele geçirildi. Padişah, Sadrazam’ını kendi eliyle cezalandırdı: ‘Hançeriyle ağır yaraladı. Cellâtlar, kafasını kesip infazı tamamladı!’

Dülkadiroğulları Beyi ikili oynardı. Hem Memlûk tarafını, hem Osmanlı’yı idare ederdi. Yavuz’un orduya katılması talimatını görmezden gel(ir)di. Birliklerin ikmal yollarını basıp savaşın gidişatını değiştirmeyi dene(r)di. Alaüddevle, Osmanlı birliklerince sıkıştırıldı. Kurtuluşu Memlûk Sultanı Kansu Gavri’ye sığınmakta buldu. Yavuz, sorunu kökten çözmeyi planladı. Orduyu hazırlattı. Rumeli Beylerbeyi Hadım Sinan Paşa’yı da serdar-ı ekrem/‘başkomutan’ tayin etti. Alaüddevle Bozkurt Bey’in üzerine gönderdi. 12 Haziran 1515’de, Turnadağı/Göksun Muharebesi, Osmanlı’nın üstünlüğüyle sonuçlandı. Alaüddevle, oğulları ve beyliğin ileri gelenleri öldürüldü. Yavuz Sultan Selim, 18 Haziran 1515’de, Hadım Sinan Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Yaptıklarını övdü, güvenini bildirdi, başarılarının sürmesini diledi. Sonra da İstanbul’a döndü. Suriye ve sonrasında Mısır’a yapacağı seferler için hazırlıklara girişti. Hayatının en büyük kavgasına girecekti. Tecrübe, güç ve imkânların sınırlarını zorlayacaktı. Hersekli Ahmet Paşa’yı Sadaret mevkiine getirdi. Paşa, 5. kez aynı makamdaydı. - En tecrübeli yöneticiydi! - Sinan Paşa’nın da gönlünü almayı unutmadı. Kaftan ve kılıç hediye etti.

- Hadım Sinan Paşa, 2. Defa Sadaret Makamına Getirildi… -

Hersekli Ahmet Paşa, askeri hazırlıkları sürdürürken sürprizle karşılaştı. 1516’nın ilkbaharında, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan bilhassa Diyarbakır’dan saldırı haberleri geldi. Şehrin ilk Osmanlı Valisi Bıyıklı Mehmet Paşa, Safevî baskınlarını bildirdi. Sultan I. Selim, çok sinirlendi. Sadrazam Hersekli Ahmet Paşa’yı huzuruna çağırttı, hırpaladı ve görevden azletti. Yedikule Zindanları’na kapattı. 26 Nisan 1516’da, Hadım Sinan Paşa, eski görevine iade edildi: 2. defa Vezîr-i Âzam oldu!Sinan Paşa doğuştan askerdi. Dönem müverrihlerine göre, ‘savaşmak ve kazanmak kaderiydi!’ Hiç vakit yitirmedi. 40 bin kişilik ordu hazırlattı. Padişah fermanıyla ‘serasker’/başkomutan atandı. Diyarbakır’da yeniden Osmanlı hâkimiyetini sağlayacaktı. 28 Nisan 1516’da, yola revan oldu. Kayseri’de toplanan diğer askeri birliklere erişti, gücünü artırdı. Tekrar yola koyuldu. Elbistan’a ulaştı. Memlûk yetkililerine mektup gönderip, Fırat’ı geçmek için izin talep etti. Olumlu yanıt alamadı. Durumu gizli yazışma ile İstanbul’a bildirdi. ‘Nehri geçip, köprüler kurması, Ordu-yı Hümâyun’u beklemesi emredildi.

Yavuz, Mısır’a, Memlûk diyarına sefer açılmasını zorunlu bulurdu. Ama yeni sefer ‘devlet sırrı’ gibi ihtimamla saklandı. Şeyhülislam’dan fetva alındı. Askeri harekâtın önünde engel kalmadı.

- Memlûk Sultanı Kansu Gavri, Mercidâbık’ta Öldürüldü… -

Birinci Selim, 5 Haziran 1516’da, Üsküdar’dan sefere çıktı. 23 Temmuz 1516’da, Elbistan’a vardı. Hadım Sinan Paşa’nın otağında savaş meclisini topladı. Memlûk Sultanı Kansu Gavri’nin saygılı, nabız düşürücü, savaşın kötülüklerini anlatan mektuplarını okudu. Kararından vazgeçmeyeceğini bildirdi. Kırım’dan gelen askerler de ordugâha katıldı. Başlarında Kırım Hanı Mengli Giray’ın oğlu Sad Giray bulunurdu. Hareket için karar beklenirken, karargâha Memlûk elçisi geldi. Görüşme yapılmadı. Geri gönderildi.

Halep’e yaklaşılırken, öncü birliklerden ilk haber(ler) alındı. Memlûk Sultanı Kansu Gavri, Hazret-i Davut Türbesi’nin bulunduğu - Merc-i Dâbık/‘Dabık Merası’! -Mercidâbık’taydı. Birlikleri savaş düzenindeydi. Osmanlı Ordusu beklenirdi.24 Ağustos 1516’da, 2 ordu karşı karşıya geldi. Osmanlı Ordusu’nun merkez kuvvetlerini Yavuz Sultan Selim, sağ kanadını ise Hadım Sinan Paşa idare ederdi. Savaşın kaderini ateşli silahlar, daha çok da sahra topları tayin etti. İkindi sonrasında muhasamatın neticesi belli oldu. Memlûk Ordusu yenildi, Sultan Kansu Gavri öldü. Saray tarihçilerinin satırlarına göre çatışmanın kazanılmasında Hadım Sinan Paşa’nın cesareti ve yönetim kabiliyetinin payı büyüktü. 

Savaş sonrasında Malatya, Divriği, Halep, Hama ve Humus el değiştirdi, Osmanlı coğrafyasına katıldı. Hadım Sinan Paşa yürüyüşünü sürdürdü, Şam ve Gazze de fethedildi. Osmanlı ilerlemeye devam etti. Sırada Mısır’ın ele geçirilmesi vardı. Sina Çölü’nün girişinde, Han Yunus civarında sürpriz çatışma yaşandı. Memlûk süvari birlikleri, Sinan Paşa komutasındaki kuvvetlere saldırdı. 28 Ekim 1516’daki muharebede Memlûk tarafı yenildi, geri çekildi. Ünlü komutanları Canberdi Gazâlî yaralandı.

- Osmanlı Ordusu, 13 Günde Sina Çölü’nü Geçti… -

Birinci Selim, Sina Çölü’nü geçmeden Kudüs’ü ziyaret etmek istedi. Şehir halkı, Osmanlı Sultanı’na sevgi ve bağlılık gösterdi. Kentin anahtarlarını verdi. Padişah durumdan memnun kaldı. 

Yavuz ve Osmanlı Ordusu Şam’a döndü. Gerekli önlemler alınacak, hazırlıklar ikmal edilecekti. 1 Aralık 1516’da, Sinan Paşa, askeri birliklerle Gazze’ye gönderildi. Paşa, 20 günlük yorucu yolculuk ve bazı mevzi çatışmalardan sonra şehre ulaştı. 21 Aralık 1516’da, Hanyûnus’da, Canberdi Gazâlî komutasındaki Memlûk birlikleriyle karşılaştı. Canberdi ağır şekilde yenildi. Komutanlarının ve askerlerinin çoğu öldürüldü. Yavuz, zafer haberine sevindi. 

Yavuz, 3 Ocak 1517’de, Gazze’ye geldi. Kahire yolculuğu başladığında, Hadım Sinan Paşa öncü kuvvetleri idare edecekti. Güzergâh üzerindeki engelleri temizleyecekti. Osmanlı Ordusu, Sina Çölü’nü geçerken saldırıya uğrayabilirdi. Nitekim sahra yürüyüşünün bitiminde, düşman baskını etkisiz hale getirildi.

Sina yürüyüşü 13 gün sürdü, 16 Ocak 1517’de tamamlandı. Osmanlı Ordusu hayli yorgundu, dinlenmesi ve moral bulması gerekliydi. 

- Memlûk Sultanı Tomanbay, Osmanlı’ya Karşı Venedik’ten Destek Gördü… -

Memlûk Sultanı - Kansu Gavri'nin yeğeni! - Tomanbay, Nil yakınındaki Ridaniye bölgesini savaşa uygun buldu. Güçlü savunma hattı oluşturdu. Venedik’ten sağladığı toplar ve ateşli silahlarla birliklerini tahkim etti. ‘Galip gelip intikam alacağından emindi!’ 22 Ocak 1517’de, iki ordu karşı karşıya geldi. Osmanlı savaş meclisi, çatışma alanına inmeden planını uygulamaya koydu. Silahlı güçlerini ikiye ayırdı. Memlûk Ordusu’nun önüne, Sadrazam Hadım Sinan Paşa komutasındaki birlikler dizildi. Sultan Birinci Selim’in emrindekilerse, düşmanı arkadan kuşatmak gayesiyle El-Mukaddam Dağı’nın çevresini dolaşacaktı. Böylece Tomanbay’ın sahra toplarının hedefine daha az asker girecekti. Ağır ateşli silahların yerlerini değiştirmek çok zordu. ‘Dolayısıyla Osmanlı zafere daha yakındı!’ Sonuç beklenildiği gibi gerçekleşti. Memlûk Ordusu ağır yenilgiye uğratıldı. Kuvvetlerinin çoğunu yitirdi, hantal silâhlarını savaş alanında bıraktı. Ama Tomanbay hemen pes etmedi. Bir grup cesur askeriyle Osmanlı Karargâhı’na saldırdı. Hatları yarmayı, ‘Sultan/Hakan Çadırı’na - ‘Otağ-ı Hümayun’a! - girmeyi başardı. Yüz yüze çatışma çıktı. Yavuz Sultan Selim sanılan Hadım Sinan Paşa öldürüldü! 

Savaş kazanıldı fakat tecrübeli Sadrazam yitirildi. Sultan Selim-i Evvel, Hadım Sinan Paşa’nın kaybına çok üzüldü. Saray tarihçilerinin kayıtlarına göre, ‘Mısır’ı fethettik fakat Sinan’ı yitirdik,’ diyerek acısını belli edecekti! Maktul Vezîr-i Âzam, ‘Şeyh Timurtaş Zaviyesi’nde toprağa verildi. Memlûk’un son Sultanı Tomanbay, 13 Nisan 1517’de, Kahire’de yakalandı. Kendine bağlı askerlerle şehre girip yönetimi ele geçirmeyi denemişti. Şehir, sokak sokak savunuldu. Kanlı vuruşmalar sonucunda baskıncılar püskürtüldü. Tomanbay, kale kapısına asılarak idam edildi. 

Saray tarihçilerine göre Hadım Sinan Paşa, son derece dürüst, korkusuz, görevine âşıktı/tutkuyla bağlıydı. Pek başarılı yöneticiydi. ‘Buruk’ Akağalar’dan devletin zirvesine yükselmeyi başaran ikinci kişiydi!

25 December 2022 11:50
935 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Tavukları Pişirmişem!’

Çadırda doğdu, gecekonduda öldü. Uçak satın almaya yetecek para kazandı. Ailesini her şeyin üstünde tuttu. ‘Ben, ‘ordu!’ besliyorum,’ diyecekti! 3. evliliğinde mutluluğu bulabildi. Vefat edince, ‘barak’lar öksüz kaldı!

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

İki Defa Gömülen Vezir-i Azam

Hekimoğlu Ali Paşa, Osmanlı coğrafyasının tamamına yakınını dolaştı/gördü. Yöneticilik yapmadığı bölge - nerede ise! - kalmadı. İmparatorluğun en yüksek makamına ‘sadrazamlığa/vezir-i azamlığa’ - tam 3 defa! - kadar yükseldi. Devleti kontrol eder duruma geldi. Daima halkın yanında durdu, sorunları çözmeye çalıştı. ‘Maaşından başkaca gelire sahip olmadı. Rüşvete, irtikâba, hediyeye bulaşmadı/tenezzül etmedi!’ Şahsi birikimini cami, külliye, çeşme, kütüphane gibi hayır işlerinde harcadı. ‘Ailesine de temiz ismini miras bıraktı!’

Osmanlı Sarayı'nı Şaraba Alıştıran Sarışın Afet

Sırp Prensesi Olivera Despina, güzelliği ve işvesiyle Yıldırım Beyazıt’ın nefesini kesti, avucunun içine aldı. Gaza meydanlarının durdurulamayan kılıcı, mavi gözler karşısında çaresiz kaldı, boyun eğdi, adeta büyülendi.

Halterden Sınıfta Kalan Şampiyon Halterci

Naim Süleymanoğlu; Galatasaray’dan önce, dünya spor tarihine adını markalaşarak yazdırdı.

Baltacı, ‘Şehvet’ Değil ‘Rüşvet’ Mağduru

Baltacı Mehmet Paşa; Prut Harbi’nde risk alsa; Rusya, tarih sahnesinden siline(bile)cekti. Tereddüt, aşırı güvensizlik, ‘rüşvetin dayanılmaz çekiciliği’ tarihin ebediyen değişmesini engelledi.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

‘Tavukları Pişirmişem!’

Çadırda doğdu, gecekonduda öldü. Uçak satın almaya yetecek para kazandı. Ailesini her şeyin üstünde tuttu. ‘Ben, ‘ordu!’ besliyorum,’ diyecekti! 3. evliliğinde mutluluğu bulabildi. Vefat edince, ‘barak’lar öksüz kaldı!

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Osmanlı'nın Ukraynalı Valide Sultanları

Osmanlı padişahları, dünyanın hemen her ülkesinden getirilen güzel kadın kölelerle beraber oldu. Cariyelerin bir kısmı haremde kaybolup gitti. Bazıları, hükümdar(lar)ın gözüne girdi, erkek evlat doğurdu ve ‘gözde’ sıfatı kazandı. Kimileri de, devleti yönetmeye, sultan(lar)ı yönlendirmeye kalkışacak/‘cesaret edecek’ kadar cüretkâr davrandı, hatta nikahlarına girdi.

Şapkanın Sarık İle Mücadelesi

Osmanlı bürokrasisi - zaman zaman - Batı’yı takdir etse de Batılılaşmaya hep mesafeli durdu. Avrupa’dan yenilikleri getirmeye yeltenen hükümdar(lar) ya cezalandırıldı ya da hayatını yitirdi. Ulema ve ordu da diğer önemli muhaliflerdi. Genç Cumhuriyet de kurulurken - aynı zamanda! - hem işgal güçleriyle ve hem de yeni yönetime karşı duranlarla kapışacaktı.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Zânî!’ Maymunları İdam Ettiren Molla

Molla Abdülkerim Efendi, Sultan Murâd-ı Sâlis’in şehzadelik döneminde hocası, sonradan da saray imamı ve en güvendiği ‘akıldane’siydi. Padişah’a her dediğini yaptır(ır)dı. Rumeli Kazaskeri iken ününün/cesaretinin doruklarına tırmandı.

Evini Satıp İşçi Maaşlarını Ödeyen Başkan

Fatma Girik, ‘içimizden/bizden birisi’ydi. Yeşilçam’ın ve Memduh Ün’ün ‘Fato’suydu. İnandığı gibi yaşadı. Engelleri aşmasını bildi. Kendini daima yenilemeye/geliştirmeye gayret etti. Tecessüs sahibiydi, öğrenmeye açtı. Sinemayı ve siyaseti tecrübeli ustalardan kavrama şansını yakaladı. Evinde çok zengin kitaplığı vardı. Her gün düzenli şekilde okurdu, tartışırdı. Hayatı sorgulardı.

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

Cenazesi Moskova’ya Götürülen Türk Hükümdar

Emir Timur; taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı. Kan dökücülük, yok edicilik, baş eğdiricilik de rol modelini - Cengiz Han’ı! - hiç aratmadı. Hep Müslüman halklar ve devletlerle didişti/dövüştü…

Hani O Bırakıp Giderken Seni

Yusuf Nalkesen, ünlü şair/yazar Orhan Seyfi Orhon’a ait Veda Busesi adlı şiiri 1951’de besteledi. Veda Busesi’nin tanınması/söylenmesi için tam 10 yıl sabırla bekleyecekti.

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 2

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Diğer Türk Tarihi Yazıları

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Tahta Çıkınca ‘Sünnet Olan’ Padişah

I. Ahmet, 14 yaşında tahta oturdu. 14. Osmanlı padişahıydı. 14’ünde sünnet edildi. Saltanatı 14 yıl sürdü. Bazı müverrihlere göre 14 oğul babasıydı. İnşa ettirdiği caminin ‘Ahmediye Camii’nin - Sultan Ahmet Camii! - ilk tasarımında 14 şerefesi olduğu yazılacaktı. Sultan Ahmed-i Evvel’in hayatı ilgi çekici olaylar ve tezatlarla doluydu.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Osmanlı’nın Tek ‘Kadın Padişahı’

Kösem Sultan, Osmanlı Hanedanı’nın tahta çıkan erkek üyelerinin çoğundan daha uzun süre hüküm sürdü. Devleti - tek başına! - 20 yılı aşkın idare etti. Bürokrasideki rakip/karşıt grupları/kanatları ustalıkla dengeledi. Ağzından çıkan her kelime ‘buyruk’/‘kanun’ kabul edildi. ‘Kadife eldiven içindeki çelik ele benzetildi!’

‘Kıbrıs’ı Veren’ 2. Abdülhamit

2. Abdülhamit’in saltanatının 2. yılında Osmanlı yok oluşun eşiğinden döndü. Tarih, ’93 Harbi’ gibi örneğine çok az rastlanır drama şahitlik etti. Ruslar, İstanbul’un tarihi surlarına kadar ulaştı. Her an şehri alabilir, her şeyi talan edebilir, binlerce insanı öldürebilirlerdi. Sultan şoka girdi, ne yapacağını bilemedi. İngiliz Büyükelçisi Sir Henry Layard’ın önerisini kabul etmek zorunda kaldı. Kıbrıs’ı vermesi karşılığında şahsının ve imparatorluğun hayatiyetini garantiye alabilecekti! ‘Denize düşen yılana sarılırdı!’

‘Padişah Oğlunu Boğduran’ Valide

Tarihçilerin ‘Rum asıllı!’ dedikleri Kösem Sultan, İslâm dinini benimsedi, Harem’de eğitildi/yetiştirildi. Osmanlı Devleti’ni 20 yılı aşkın süre yönetti. Sultanlığın, milletin, Sünni İslam dünyasının kaderinde birincil derecede söz/hak sahibi oldu.