‘Polis Muhbiri’ Stalin’in Tren Soygunları

Stalin; yüksek öğrenim için gittiği Tiflis’te hem Marksist gruplarla, hem de Çar’ın gizli polis örgütü OHRANA ile tanıştı. Arşiv belgelerine göre; hapishanede OHRANA için çalışmayı kabul etti. Kanlı eylemlere liderlik yaparken; yoldaşlarını ihbar etmekten de geri durmadı…

‘Polis Muhbiri’ Stalin’in Tren Soygunları

Parti içindeki adı Stalin’di; Rusça ‘çelik’ demekti. Gerçekten de pek sağlam sinirlere sahipti; duygularını belli etmezdi; acımasızdı; gözünü kırpmadan/tereddüt etmeden adam öldürürdü. Parti’deki dar çevrede ‘Lenin’in Temizlikçisi!’ diye de anıldı. Lenin’in sağ koluydu; bir dediğini ikiletmezdi; talimatlarını hemen uygulardı. En kanlı eylemleri sessiz ve temiz yapardı; hiç övünmez/böbürlenmezdi. Aşırı soğukkanlılığı, gizemli kibri ve merhametsiz küçümsemesiyle - karşısındaki kişi(ler)de - ürküntü uyandırırdı. Asıl işlevi/görevi: Banka soygunlarını planlamak ve ‘devletleştirme eylemleri!’ni deruhte etmekti. Tarihe adını, ‘Silahlı Banka Soyguncusu İlk Devrimci/Marksist Militan!’ diye yazdıracaktı. Akıl babası, her zamanki gibi Lenin’di.

- Papaz Çıkacakken, Devrimci Oldu Verdi… -

Stalin adı ile tanınacak ve tarihe kaydı düşülecek Josef Visarionoviç Cugaşvili; Gürcistan’ın Gori kenti - 1878! - doğumluydu. Annesi ev hanımıydı; babası kundura tamircisiydi. Sert, otoriter ve acımasız babanın aynı özelliklere sahip oğluydu. Ailesi aşırı dindardı; Stalin’in papaz eğitimi alması/görmesi istenildi. Yakın arkadaşlarının Koba - Gürcü dilinde ‘çivi’ demekti! - diye çağırdıkları Josef Stalin; Gori’de İlahiyat Lisesi’ne girdi. 1895’de lise eğitimini bitirdiğinde ülkedeki siyasî hareketlerle ilgilendi. Tiflis’te de yüksek eğitimini sürdürdü. 

Çeşitli Marksçı gruplarla bir araya geldikten sonra, Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi’ne odaklandı. RSDİP; daha sonra Sovyet Komünist Partisi’ne dönüşecekti. 1903’deki tarihi yarılmada/bölünmede, Julius Martov ve arkadaşlarına karşı, Lenin’in yanında Bolşevik kanatta yer aldı. Kafkasya’daki faaliyetlerinde Soso kod adını kullandı. Lenin; yandaşının emsalsiz kabiliyetlerini görünce/öğrenince, 3 kişiden oluşan hücre kurdu ve yönetti. Bolşevik Merkez adlı grup; Lenin’e örgütsel çalışmalarına finansman temin etmekle görevliydi. Stalin; Lenin’in talimatıyla banka soydu; ses getiren hırsızlıklar planladı. Çok kanlı ‘kamulaştırma!’ eylemlerine imza attı. Aslına bakılırsa; Soso’nun dışında da banka soyan, kanlı çalma operasyonları düzenleyen başka Bolşevik gruplar da rekabet içindeydi.

- Zengin İşadamlarının Hanımlarıyla İlişkiye Girip Bilgi Topladı… -

Stalin; doğuştan ‘istihbaratçı’ydı. Soygun öncesi çok ciddi keşif faaliyeti yapardı. Bankaların en iyi, en zengin müşterilerini belirlerdi; eşleriyle ilişki kurup bilgi toplardı. Eylem sonunda kasaya girecek miktarı öğrenmeye çalışırdı. Dökülen kan, yitirilen can(lar) önemsizdi. Başarı, - O’na göre! - zayiatsız sağlanamazdı.

Soygunlar son derece kanlı ve ağır kayıplıydı. Banka şubesi doğrudan hedef alınabilirdi. Ya da para veya külçe altın taşıyan araçlar hedefteydi. Koruma işini genellikle Çar’ın en güvendiği Kazak Birlikleri yapardı. Askerlerle girişilen çatışmalarda kan dökülürdü; etkili patlayıcılar ve ağır silahlar kullanılırdı. Para nakil araçları patlatılırdı; kasalar - olay yerinden! - hızla kaçırılırdı. Açıkta yapılan eylemlerde günahsız insanlar hayatlarını yitirirdi. 

Stalin; 1906’da Kars’ta altın yüklü Çiyatura adlı trene operasyon yaptı. Tren çok korunaklıydı; tam teçhizatlı askerler direndi. Çatışma bir saate yakın sürdü; soygun çetesindeki militanların çoğu öldü. Beklenilen ganimet elde edilemedi. Ağır kayıplar verildi. - Kanlı olay; OHRANA’nın gizli arşiv kayıtlarına bile girdi! -

Kars; o günlerde Rusya’ya bağlıydı. Osmanlı tarafından 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması’yla savaş tazminatı karşılığı verilmişti. 1918’e kadar, yaklaşık 40 sene, Rus egemenliğinde kaldı. 1920’de Kazım Karabekir Paşa komutasındaki Türk kuvvetlerince yeniden anavatana dahil edildi.

- Batum’daki Bankayı Güpe Gündüz Soydu… -

Stalin son derece cüretkârdı. Hiçbir şeyden korkmazdı/çekinmezdi. Ekibindeki militanlara cesaret aşılardı; saldırganlaştırırdı. Soso ve yoldaşları; Gürcistan’ın başkenti Batum’daki Tarım Bankası’nı güpe gündüz soydu. Banka şubesi; valilik binasının tam karşısındaydı. Silahlarını çekip bankanın içine daldılar. Yanlarında getirdikleri çuvallara paraları doldurup, havaya ateş ederek hızla uzaklaştılar.

Tiflis’te, 13 Haziran 1907’deki soygun en kanlılar arasındaydı. Planlamayı yine Stalin yapmıştı. Bombaların patladığı, yüzlerce silahın ateşlendiği eylemde, - Ohrana Arşivi’ndeki kayıtlara göre! - 40 kişi can verdi. Banka kasalarından 250 ila 340 bin ruble tutarında banknot alındı. ‘Devletleştirilen!’ miktar, günümüzde 3,4 milyon ABD dolarına eşdeğerdi.

Paranın tamamı örgüte verilmezdi. Bir kısmı yeni eylemlerin finansmanında kullanılırdı. Diğer bir kısmı da militanlara pay edilirdi. Stalin; önderlik ettiği ekibe cömert davranırdı. Bütün parasını paylaşırdı.

- Prof. Heçinov; Stalin’in OHRANA Ajanlığı’nın Belgesini Yayınladı… -

Moskova Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Yuri Heçinov; Stalin ile ilgili bir gerçeği su yüzüne çıkardı. New York’taki Tolstoy Vakfı’nın arşivinde ulaştığı belgeye göre Stalin; 1906-1910 yılları arasında Çar’a bağlı gizli polis teşkilatı OHRANA’nın elamanıydı. Belge; bir mektuptu. Özel Polis Birlikleri Komutanı Yeremin; Ohrana’nın Sibirya Yenisey’deki sorumlusu Aleksi Jelezniyakov’a yazmıştı. Yeremin; Stalin’in Tiflis’te 1906’da tutuklanmasından sonra bilgi aktarmaya başladığını anlatıyordu. Stalin; St. Petersburg’a taşındıktan sonra da görevine devam etmişti. Ama Ohrana ile düzenli temas kurmuyordu. Verdiği bilgilerin tamamı doğru çıkıyordu. Yeremin; ajan Stalin için, ‘Kusursuz çalışıyor!’ diyordu. Yeremin’in yazdıklarına göre Stalin; 1910’da Bolşevik Partisi Merkez Komitesi’ne seçilince bilgi vermeyi kesti.

Prof. Yuri Heçinov; 23 Temmuz 1913 tarihli, üzerinde mühür ve kayıt numarası da bulunan belgenin örneğini Rusya’nın resmi ajansı İtar-Tass’a da verdi.

- Hoover Kütüphanesi’nde Saklanan OHRANA Arşivi… -

Hoover Kütüphanesi’nde korunan OHRANA ARŞİVİ’ne göre de Sovyet diktatörü Stalin; ‘polis muhbiri’ydi. Hem de devrilmesinde büyük gayret gösterdiği Çar’ın sadık ‘jurnalci’siydi! Haber, dünyanın önemli basın organlarında yayınlandığında; Sovyetler Birliği, iddiayı ciddiye almadı. Ruslar’a göre haber; CIA’nın düzmecesiydi! Oysa ‘iddia’ tamamen belgelere dayan(dırıl)ıyordu; OHRANA’nın Gizli Arşivi’nden alınmıştı!

'Bolşevikler’in şiddetle paraya ihtiyaçları vardı. Marksist - Leninist deyim ile bir ‘kamulaştırma!’ operasyonu gerekliydi. Planlamak için Stalin’le Lenin aralarında çok gizli bir toplantı yaptı. Karar; Tiflis’te, Erivan Meydanı’ndaki Tiflis Kraliyet Bankası’nın soyulmasıydı. Bu soygundan 350 bin ruble kazanılacağı tahmin edildi. Soygunun planlarını da Stalin yaptı.” 

OHRANA Arşivi’ne soygundan sonra giren kayıtlarda, yukarıdaki satırlara rastlandı. 1907 Nisan’ında, Berlin’de, Stalin ve Lenin arasında alınan karar; Haziran’da uygulandı. 

Erivan Meydanı’nda toplanan halkın arasında, planı gerçekleştirecek ‘devrimci’ler de bulunuyordu. Kazak muhafızların korunmasındaki posta arabası geçerken; önce silahlar konuştu. Çete, ‘profesyonel’di. Ardından atılan el bombaları, sürücüsüz kalan arabanın atlarını ‘etkisiz’leştirdi. Ve cehenneme dönen alandan insanlar kaçıştı; kasayı omuzlayan militanlar zafer sarhoşluğu içinde uzaklaştı. 

- Seri Numaraları Alınan Banknotları Bozduran Militanlar Bir Bir Yakalandı… -

Soygun başarılmıştı; ama seri numaraları alınmış paraların bozdurulması, militanların yakalanmasını kolaylaştıracaktı. Veya kimlikleri - sahte bile olsa! - tespit edile(bile)cekti. Ele geçirilme tehlikesini dikkate alan Lenin; paraların yurt dışında değiştirilmesini salık verdi. Oysa Çar’ın gizli polisi OHRANA, ‘kapan’larını mükemmelen kurmuştu. Seri numaraları, önemli bankaların bütün yurtdışı şubelerine dağıtılmıştı. Maksim Litvinov gibi birçok militan; ‘çalıntı’ paraları değiştirirken/bozdururken yakalandı.

Tiflis soygunundan sonra yakalananlara ait bilgi; OHRANA’nın gizli arşivinin incelenmesinde bulundu. Bolşevikler’in iktidara gelmesi üzerine, Paris’te Çar’ı temsil eden son Büyükelçi Basil Moklakov; büyük cesaret örneği gösterip, OHRANA Arşivi’ni ABD’ye kaçırmayı başardı. Arşiv; Kaliforniya’daki Stanford Üniversitesi’ne bağlı Hoover Kitaplığı’nda muhafazaya alındı. 

Moklakov’un ölümünün ardından; ‘OHRANA Arşivi’ incelenmeye başlandı. Araştırmayı eski bir CIA görevlisi olan Edward Ellis Smith yürüttü. Elli yıl bekleyip, tozlar arasından gün yüzüne çıkan arşivde neler vardı? 

Yüzyılımızın ‘ilk mühim ve yenilikçi polis örgütü’ diye tanımlanan OHRANA’nın ‘ajan’larından birisi de, ünlü Sovyet diktatörü Stalin’di. Arşiv kayıtlarına göre; takma adı ‘Çopur’du. Kartoteksine şu not düşülmüştü:

‘Bolşevikler arasındaki en güvenilir ve en üst düzeydeki ‘verici’miz!’

- OHRANA Arşivi’ni İnceleyen CIA Eski Görevlisi Smith… -

Arşivi inceleyen CIA eski görevlisi Smith; Stalin’in Ohrana’ya 1899’da girdiğini tespit etti. Stalin henüz 18 yaşında delikanlıydı; Tiflis’teki din okulundan atılmıştı. Üstelik parasızdı. Örgüte girişi, kimlik arayışı, toplumda ‘yer edinme’ duygusunun tatmininden ibaretti!

İlk iki yıl polisten para alamadı. Binlerce polis ajanından birisiydi. Sonradan liderliğine yükseleceği partinin fikirleriyle de tanıştı. Tiflis’te gizli çalışma yapan bazı gruplarla ilişkilerini sürdürdü. 22 Mart 1901’de, ilişki kurduğu grubun bütün elemanları tutuklandı; sadece kendi yakasını kurtarabildi. Bu, ilk ‘başarı!’sı, diğer rakip grupların gözünde ilk ‘mimlenme’siydi. Polis elemanının muvaffakiyet kazanması ve yeni bilgiler edinip, ‘deşifre’ edilmemesi için Batum’a gönderildi. Fişine de, ‘Görevli gönderildi!’notu düşüldü.

1917’ye kadar 12 defa tutuklanıp, toplam dokuz yıl sürgün veya hapis cezasına çarptırılan Stalin, nasıl geçin(ebil)di? Hayatını ne ile kazandı? Üstelik evliydi. Ekaterina Svanitze adlı kadından doğan oğlu için harcadığı para nereden gel(ebil)di? 

- Stalin’e Polis Koruması… -

CIA eski görevlisi Smith’in araştırmaları tek sonuca çıktı: ‘Copur’; ‘devrimci’ çalışmaları ‘rapor’ etmesi karşılığında, OHRANA’dan aldığı parayla geçinebiliyordu. Nitekim 1907 Haziran’ında yapılan soygunda görevli bütün çete elemanları yakalandı; sadece Stalin kurtulabildi. Raporlardaki bilgi ‘kesin’di; polis cephesine ‘tam güven’ vermişti.

Kafkas Sosyal Demokrat Örgütü; soygunda gizli noktaların açığa kavuşması için araştırma yapılmasını talep etti. Gizem perdesinin aralanacağına inanıldı. Ancak, teşebbüs neticesiz kaldı. 

Stalin’in sürgünden veya hapisten her kaçışında yakalanmaması da dikkat çekiciydi. Mesela; 1909 Haziran’ında Kuzey Rusya’dan Moskova’ya kadar 4 bin kilometre yolu, sahte pasaportla geçebildi. Oysa tren hattı üzerindeki duraklarda 2.500 OHRANA ajanı görev başındaydı.

Çar düşüp, OHRANA dağılınca; ‘arşiv’de Amerika yoluna çıktı. Artık ne vesika vardı; ne de ‘ajanlık’ iddiasında bulunabilen... 1924’den sonra, bütün dizginler Stalin’in eline geçecekti; tek ‘efendi/tiran’ olacaktı…

İlahiyat okuyup papaz eğitimi alan ‘polis muhbiri’, devr-i iktidarında tam bir ‘polis devleti!’ inşa edecekti.

2 September 2019 22:17
1,277 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Veba Mikrobu Yüklü Pire Bombaları

Hiroşima ve Nagazaki’ye art arda 2 atom bombası atılmasaydı, ABD, 2. Dünya Savaşı’nın en büyük yarasını alacak, milyonlarca vatandaşı kendisini biyolojik savaşın içinde/göbeğinde bulacaktı. Kitlesel hastalıklar ve ölümler yaşanacaktı.

Hayvan Vagonlarında Sürgün

Stalin yönetimi, Devlet Savunma Komitesi kararına dayanarak, 110 bin civarındaki soydaşımızı, 210 köyden alarak ‘hayvan yüklenen’ kargo (!) trenleri ile Orta Asya’ya sürdü.

KGB’nin Ölüm Listesindeki Ünlü Aktör

Sovyetler Birliği’nin 2. Genel Sekreteri Joseph Stalin (1878-1953) sıkı bir western ve John Wayne hayranıydı.

Stalin’in Dışkı Laboratuvarı

Stalin, - 1940’dan itibaren! - ülkesini ziyaret eden yabancı devlet adamlarının - liderlerin psikolojik durumlarını, zayıf-kuvvetli yönlerini analiz edebilmek için dışkı inceleyen özel birim - laboratuvar! - kurdurdu.

Nazım’ın Hayatını Kurtaran Şair

SSCB Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Aleksandr Fadeyev, Nazım Hikmet’in hayranı ve dostuydu.

Veba Mikrobu Yüklü Pire Bombaları

Hiroşima ve Nagazaki’ye art arda 2 atom bombası atılmasaydı, ABD, 2. Dünya Savaşı’nın en büyük yarasını alacak, milyonlarca vatandaşı kendisini biyolojik savaşın içinde/göbeğinde bulacaktı. Kitlesel hastalıklar ve ölümler yaşanacaktı.

Nazım’ın Hayatını Kurtaran Şair

SSCB Yazarlar Birliği Genel Sekreteri Aleksandr Fadeyev, Nazım Hikmet’in hayranı ve dostuydu.

Kilise Nazi Subaylarının Kaçışına Yardımcı Olmuş

Der Spiegel dergisinde yer alan bir haberde, Katolik Kilisesi’ne mensup bazı din adamlarının, Nazi rejiminin önemli isimlerine savaş sonrasında yurt dışına kaçışlarında yardımcı olduğu/kolaylık sağladığı iddia edildi.

Medyumu Stalin’in Hayatını Kurtarmış

Medyumu, Stalin’in uçağa binmemesini aksi durumda hayatını yitirebileceğini söylemiş ve belgeye göre de inandırmayı başarmış.

Evini Satıp İşçi Maaşlarını Ödeyen Başkan

Fatma Girik, ‘içimizden/bizden birisi’ydi. Yeşilçam’ın ve Memduh Ün’ün ‘Fato’suydu. İnandığı gibi yaşadı. Engelleri aşmasını bildi. Kendini daima yenilemeye/geliştirmeye gayret etti. Tecessüs sahibiydi, öğrenmeye açtı. Sinemayı ve siyaseti tecrübeli ustalardan kavrama şansını yakaladı. Evinde çok zengin kitaplığı vardı. Her gün düzenli şekilde okurdu, tartışırdı. Hayatı sorgulardı.

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

33’lük Tespih Gibi Tabanca Çeken Fedai

Yakup Cemil Bey, ‘korku’ kelimesini tanıma(z)dı. Düz mantık yürütürdü. Siyasetin ince oyunlarını, gülümserken ayak kaydıran tuzaklarını bilmezdi. Ölümü göze alır, istenileni/emredileni yapardı. Kontrolü müşküldü. Haksızlık(lar) karşısında susmaz, ya sesini yükseltir ya da - daha çok! - piştovunu konuştururdu.

İsmet Paşa’nın Elini Öpen TİP Lideri

Mehmet Ali Aybar, çok iyi eğitim almıştı; Sol/Sosyalist düşünce aileden mirastı.

Babasının Mezarını Arayan Gazeteci

Yunan Hükümeti, tarihi mezarlığı kaldır(t)mış, üstünden de geniş asfalt yol geçirmişti. Sakız Adası’nın son Mutasarrıfı Hamdi (Simavi) Bey’in mezarı da kayıplara karışmıştı.

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

33’lük Tespih Gibi Tabanca Çeken Fedai

Yakup Cemil Bey, ‘korku’ kelimesini tanıma(z)dı. Düz mantık yürütürdü. Siyasetin ince oyunlarını, gülümserken ayak kaydıran tuzaklarını bilmezdi. Ölümü göze alır, istenileni/emredileni yapardı. Kontrolü müşküldü. Haksızlık(lar) karşısında susmaz, ya sesini yükseltir ya da - daha çok! - piştovunu konuştururdu.

İsmet Paşa’nın Elini Öpen TİP Lideri

Mehmet Ali Aybar, çok iyi eğitim almıştı; Sol/Sosyalist düşünce aileden mirastı.

Ezilen Bütün Kadınlar Birleşin!

BM - Birleşmiş Milletler! - istatistiklerine göre, kadınlar tarih boyunca sömürüldü, tecavüze uğradı, şiddet gördü ve zorlu/sert yaşam koşullarına mahkûm edildi. Günümüzde de durum pek değişmedi: Emeğe dayalı işlerin yüzde 66’sı kadınlar tarafından yapıldı. Kazancın yüzde 10’u hanelerine yazılabildi.

Şapkanın Sarık İle Mücadelesi

Osmanlı bürokrasisi - zaman zaman - Batı’yı takdir etse de Batılılaşmaya hep mesafeli durdu. Avrupa’dan yenilikleri getirmeye yeltenen hükümdar(lar) ya cezalandırıldı ya da hayatını yitirdi. Ulema ve ordu da diğer önemli muhaliflerdi. Genç Cumhuriyet de kurulurken - aynı zamanda! - hem işgal güçleriyle ve hem de yeni yönetime karşı duranlarla kapışacaktı.

Meclis Kapattıran Misak-ı Millî Haritası

Osmanlı’nın son Meclis-i Mebusan’ı ancak 90 gün açık kalabildi; Misak-ı Millî Haritası’na gösterilen tahammülsüzlük yüzünden kapatıldı.

On İki Ada’yı - Maalesef! - Osmanlı Verdi

Siyasi tarihimizde 2 tane Lozan Antlaşması vardı. İlki 15 Ekim 1912’de, ikincisi 24 Temmuz 1923’de imzalandı. Osmanlı; Lozan’ın Ouchy semtinde imzalanan birinci antlaşma ile 12 Ada’yı İtalya’ya - geri alabilmek/ödünçlük koşulu ile! - bıraktı.

‘Cami Yaptıran’ Reis-i Cumhur

İsmet İnönü, siyaset yaptığı yarım asırlık müddette, ‘Din Düşmanı’, ‘Cami Satıcısı’, ‘Alnı Seccadeye Varmayan’ gibi çok ağır ithamlara/suçlamalara maruz kaldı. İddia sahipleri kutsal dinimizden yarar/çıkar sağlayan, kendilerini keramet sahibi sanan/gören, daha da önemlisi Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran kadro/ideolojiye karşıt/düşman kişi(ler) ve çevrelerdi.

Kulağı ve Burnu Kesilen Padişah

Sultan 2. Osman, çocuk denilecek yaşta tahta çıktı. Devleti kendi bildiği gibi yönetmeye kalkıştı. Sert, tavizsiz, hayli acımasız idare kurmaya çalıştı. Bilhassa asker ve ulema ile uğraştı. Kendince reformlara girişti. Muhaliflerinin ve düşmanlarının sayısını artırdı. Tarihe, ‘askeri ihtilalde öldürülen ilk Osmanlı Sultanı,’ diye geçti.

Türkeş, MBK’den Nasıl Tasfiye Edildi?

Atatürk’ün manevi kızı Prof. Dr. Afet İnan’ın Ankara’nın Necatibey Caddesi’ndeki mütevazı evinde ‘14’ler’ tanımlamasıyla siyasi tarihimize geçen grubun kaderi çizildi. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, CHP Genel Sekreteri İsmail Rüştü Aksal ve MBK’nin 2 etkin üyesinin çok gizli toplantısında ülkenin yakın geleceğini etkileyecek önemli karar alındı.

Babasının Mezarını Arayan Gazeteci

Yunan Hükümeti, tarihi mezarlığı kaldır(t)mış, üstünden de geniş asfalt yol geçirmişti. Sakız Adası’nın son Mutasarrıfı Hamdi (Simavi) Bey’in mezarı da kayıplara karışmıştı.

Gâzi Paşa’nın Son Namazı

Ülkenin kurucu lideri/’banisi’ Mustafa Kemal Paşa, ölüm döşeğinde bile memleket meselelerine bigâne kalmadı. Tek hedefi: Türkiye’nin gelişmesi, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması ve uygar dünyada hak ettiği yeri almasıydı. Atatürk, ‘rehber edinilecek büyük Türk milliyetçisi ve vatan sevdalısı’ydı…

Müslüman Mezarlığı Üzerine Tiyatro ve Helâ

Osmanlı’nın 2 hükümdarı - Abdülmecit ve Abdülaziz! -, Ayas Paşa Mezarlığı’nın sonunu getirecek hamleler yaptı. Birisi mezarlık alanının bir bölümüne tiyatro, diğeri de Alman Büyükelçiliği binası yapımına ruhsat/izin verdi.

Vehbi Koç’un Feto Uyarısı

Koç Holding’in onursal başkanı - müteveffa - Vehbi Koç, Feto tehlikesini 1994 yılında görmüştü.

Baltacı, ‘Şehvet’ Değil ‘Rüşvet’ Mağduru

Baltacı Mehmet Paşa; Prut Harbi’nde risk alsa; Rusya, tarih sahnesinden siline(bile)cekti. Tereddüt, aşırı güvensizlik, ‘rüşvetin dayanılmaz çekiciliği’ tarihin ebediyen değişmesini engelledi.

İnce Hastalığın Pençesindeki Figüran

Hakkı Haktan; Vesikalı Yarim’deki şef garsondu. Binlerce Yeşilçam figüranı gibi, rekor sayılacak filmde oynadı; ama gündelikçilikten öteye geçemedi.

Diğer Dünya Tarihi Yazıları

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

Fransız Kılıcı Sallayan Harkiler

Cezayir, 130 yılı aşkın süre (1830 - 1962) Fransız sömürgesiydi. Koloni yönetimi, yerli halkı sindirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yaptı. Süreç içinde Arap ve Bedevi asıllı 10 milyona yakın Müslüman hayatını yitirdi. ‘Harki’ denilen yerli işbirlikçiler, Fransız saflarında yer aldı. Verilen emirleri uyguladılar. Cezayir Bağımsızlık Savaşı’nda soydaşlarına karşı savaştılar.

Taliban’ın Kara Kutusu

Taliban, Afganistan’ın tamamında kontrolü sağlayıp iktidara geldi. Ülke insanına işbirliği/dayanışma çağrısında bulundu. Oysa 1996 - 2001 arasında tam bir ‘orta çağ idaresi’ uygulamıştı. Yokluklar içindeki ülke iyice yoksullaşmıştı. Çocuk ölümlerinde dünya rekoru yakalanmıştı. Kızların eğitim hakları ellerinden alınmıştı. Bütün eğitim kurumları medreseye çevrilmişti.

ABD Başkanı’ndan Yasak Aşkına Mektuplar

ABD Başkanı Kennedy, kısa sayılabilecek - 46 yıl! - ömür sürdü. Ama çok hızlı, renkli, olaylarla dolu, yüksek gerilimli, sansasyonel yaşadı. Döneminin en gözde, en ünlü, en güzel, en seksi kadınlarıyla kurduğu ilişkilerle de anıldı.

Veba Mikrobu Yüklü Pire Bombaları

Hiroşima ve Nagazaki’ye art arda 2 atom bombası atılmasaydı, ABD, 2. Dünya Savaşı’nın en büyük yarasını alacak, milyonlarca vatandaşı kendisini biyolojik savaşın içinde/göbeğinde bulacaktı. Kitlesel hastalıklar ve ölümler yaşanacaktı.

İnsan Hakları Müzesi’ndeki Kafatasları

Cezayir; Paris’teki İnsan Hakları Müzesi’nde 150 yıldan beri sergilenen, Cezayirli direniş liderlerinin kafataslarının ülkeye geri verilmesini resmen istedi.