İngiliz İstihbaratı’nın Gözünden Enver Paşa

İngiliz devlet arşivlerindeki istihbarat belgeleri çok farklı Enver Paşa portresi çizdi. Kayıtlara/yazılanlara göre Enver Paşa; Almanya’nın desteğiyle tahta çıkmayı arzulardı. Kendisini Napolyon ile kıyaslardı. Yakın korumasına çok dikkat ederdi.

İngiliz İstihbaratı’nın Gözünden Enver Paşa

İngiliz Gizli Servisi ve diplomatları; İttihat ve Terakki Partisi’nin triosu, Talat, Cemal ve Enver Paşa’yı yönetime geldikleri andan itibaren çok özel/yakın incelemeye aldı. Özel hayatları, kişisel özellikleri, kuvvetli/zayıf noktaları, zekâ seviyeleri, hatta siyasî/askerî kapasiteleri/kabiliyetleri didiklenip raporlandı.

Enver Paşa’nın Naciye Sultan’la Damat Ferit Paşa’nın Konağı’ndaki düğünü en ince detaylarına kadar izlendi/mercek altına alındı. Düğün için alınan yatağın fiyatı bile yazışmalara/raporlara girdi.

İngiliz Gizli Servisi’nin ve diplomatlarının istihbarat yazışmalarına göre Enver Paşa; Berlin’de askeri ateşe iken, Almanlar tarafından el üstünde tutuldu, pohpohlandı; sonunda da Alman sempatizanı/yandaşı kesildi.

Aynı raporlara göre Enver Paşa; Saray’da görevli basit/sade memurun oğluydu. 30 yaşında Harbiye Nazırı oldu. Babasının da statüsü yükseldi: Ahmet Enver Bey ‘Saray Başmimarlığı’na atandı.

Enver Bey, askeriyeden yetişti; 1908 Devrimi’nin ‘kahraman’ıydı. Berlin’e askeri ateşe tayin edildi. Almanların özel ilgisine mazhar oldu; Alman sempatizanı kesildi. Trablusgarp Savaşı’nda Bingazi Savunması’nda iyice ünlendi; şöhret başını döndürdü. Yazılan yorum(lar)a bakılırsa; askeri yeteneğe - gerçekten! - sahip olup olmadığını ispatlayamadı. Balkan Savaşları’nda da önemli başarısı yoktu.

- Ordudaki Yeteneksiz Subayları Tasfiye Etti… -

Osmanlı Tarihi’nde ilk defa ordu içindeki yeteneksiz ve yetersiz personeli/subayları temizleme/ihraç etme cesaretini gösterebildi.

Enver Bey; yaklaşık 1.65 metre boyundaydı; zayıf /sağlıklı vücuda sahipti. İtalyan kesimi saç tarzı ile yakışıklı sayılırdı. Açık tenliydi; parlak gözleriyle tebessüm ettiğinde çekici görünüm kazanırdı. Sessiz ve ağzı sıkıydı. Cemiyetin politikalarında/icraatlarında çok etkindi; fakat uzun zaman arka/geri planda kalmayı başardı. 

Sadrazam haricindeki diğer bakanlar ve İttihat ve Terakki Partisi’nin yöneticileri basit yaşantılarını değiştirmedi/aynen sürdürdü. Fakat Enver Paşa, büyük/görkemli malikânede oturdu. Tek başına dışarıya çıkmadı. Yanına yaverini ve en az 4-5 generali almadan görünmedi. Her zaman arka(sın)dan - içinde korumalarının bulunduğu! - otomobil takip ederdi. 

Gösteriş yapmayı sev(er)di. Bir defasında, Avrupa devletlerinin büyükelçilerine davet verdi. Konukları önceden karşılamak yerine, herkesin gelmesini bekledi. Kraliyet mensubu edasıyla mahiyeti eşliğinde salona giriş yaptı.

- Tam Bir Alman Hayranı Ve Dostuydu… -

Raporlarda yazıldığına göre; düşük kapasiteye ama sınırsız kibire sahipti. ‘Oyuncak gibi kullanmaya niyetli’ Almanlar tarafından kolayca/zorlanmadan elde edildi. Katıksız Alman hayranı kesildi; savaşta Almanya tarafında/safında yer alma konusunda zorlanmadı. ‘Şüphesiz ki, Jön Türk Partisi içindeki en suçlu kişiydi.’

Esasında kişisel hiçbir askeri başarısı yoktu. Ama ilk devrimin kahramanı payesiyle anıldı. Kendini - dünyaya yeniden gelmiş! - Napolyon olarak görürdü. Fransız’ın heykelini masasının üzerinde bulundururdu. Ülkeyi kurtarmanın/yönetmenin kaderine yazıldığına inanırdı.

İngiliz kayıtlarına göre; aşırı şişirilmiş balona benze(tilebili)rdi. Avrupa basınının ve politikacılarının abartılı konuşmaları ve değerlendirmeleriyle hak etmediği şöhrete sahipti. Sıradan fakat yakışıklı subaydan kahraman yaratıldı. Enver Paşa; Neue Freie Presse adlı Yahudi/Alman yayın organınca Bonnaparte, Achilles ve Siegfried ile karşılaştırıldı/kıyaslandı. Orta Avrupa’nın Yahudi basını da aynı şekilde davrandı. Arnavut kökenliliği - kayıtlara göre! - tartışıldığında; ‘Korsika gibi Arnavutluk da kartal yetiştirir,’denmesi, halkın gözünde mükemmel şöhret kazandırıldığına işaretti. 

Amaçlarına ulaşmadaki sınırsız hırsı ve vicdansızlığı yüzünden Nazım Paşa’yı kendi eliyle vurdu. Ardından 1913’deki hükümet darbesini organize etti. 

Edirne’nin tekrar Türklerin eline geçmesini sağladı. Fahri Paşa komutasındaki birliklerin - fetihten hemen sonra! - Edirne’ye girmemeleri emredildi. Enver Paşa beklenildi; başındaki Napolyonvari şapkası ve develerden oluşan birliğin öncülüğünde şehrin ana kapısından kahraman edasıyla süzülüşü sağlandı. 

Karısı - Naciye Sultan! -, Padişah’ın kuzeniydi. Söylentilere göre Enver Paşa; Almanların cesaretlendirmesiyle tahta çıkmayı/oturmayı arzulamaktaydı. 

- İngiliz İstihbaratı, Enver Paşa’nın Düğününü İzledi… -

Enver Paşa; 5 Mart 1914 Perşembe günü, Naciye Sultan ile Damat Ferit Paşa’nın konağında yapılan muhteşem düğünle dünya evine girdi. Hava sisliydi ve hafif yağmur çiseliyordu. Naciye Sultan; Hartum eski Sultanı - müteveffa! - Süleyman Efendi’nin mahdumesiydi/kızıydı. Türkiye’de yürürlükteki âdete göre; düğünlerde misafirlere yemek verilirdi. Yemeğin zenginliği ailenin onurunu ve asaletini yansıtırdı. 

İngiliz İstihbaratı’nın kayıtlarına göre; Enver Paşa’nın düğünü standart Türk insanınınkinden farklıydı. Paşa; müstakbel eşini davetliler ve yabancı diplomatlarla tek tek tanıştırdı. Naciye Hanım çok şık gelinlik giydi; misafirleriyle Fransızca konuştu. Söyleşisi hayli uzundu. 

Enver Paşa ve Prenses Naciye Hanım, nikâh defterini beraberce imzaladı.

Çok sayıda davetli Türk ve yabancı kadın, Naciye Sultan’ı gelin odasında da ziyaret etti. Odadan çıkanların yerini hemen yenileri doldurdu. Bir ara Enver Paşa da odaya girip Avrupalı hanımlarla sohbet etti.

İngiliz İstihbaratı’na düğün bilgilerinin toplanmasında, davetliler arasındaki Avrupalı bir hanım da yardım etti. 

Enver Paşa, yerli konuklarına düğün yemeği verdi. Avrupalıları ziyafete çağırmadı. Öncesinde de misafirlerini tek tek kabul etti ve hatırlarını sordu. 

İngiliz belgesine göre; düğün yatağına 1.000 Sterlin ödendi. Orijinal belgede, bu bilginin bulunduğu paragrafın üzerinin çizildiği görüldü.

- Birinci Dünya Savaşı’na Girme Kararını Tek Başına Verdi… -

Savaştan önceki 3 ay boyunca, Almanya’yı sürekli övdü. Sempatisini tekrarlarken; Osmanlı’nın Almanya ile ittifak içinde savaşa girmesi fikrini savundu; arkadaşlarını ikna etmeye çalıştı. Yoğun ısrarlarıyla dava arkadaşlarını razı etmeyi başardı. Destek bul(a)masaydı; tek başına savaşa girme kararı alabilirdi/alırdı. Alman Amirali Suchon’un Osmanlı Donanması’nın başında Odesa’ya yaptığı saldırı yalnızca Enver Paşa’nın bildiği sırdı. Belki Talat Paşa da - Dahiliye Nazırı! - haberdardı. Sadrazam ve diğer nazırlar bihaberdi. Talat Paşa; Ermeni olaylarıyla meşguldü.

Kayıtlara göre; Paşa’nın Ermeni suikastına uğramaması büyük sürprizdi/şanstı. Her zaman - aşırı! - tedbirli ve dikkatliydi.

Raporlarda, Enver Paşa’nın İngiltere’nin gücünü ve kaynaklarını hafife aldığı vurgulandı. ‘İngiliz Ordusu’nun gücünü ve savaş kabiliyetini küçümsedi,’ değerlendirmesine de yer verildi.

(Yazı için Bülent Özdemir’in Osmanlı’nın Wikileaks Raporları, Kenan Aksu’nun İngiliz Gizli Belgelerinde Enver Paşa adlı kitaplarından da yararlanıldı.) 

30 December 2019 16:35
3,184 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Hitler’in Türkiye’yi İşgal Planı

Hitler’in Alman Gizli Servisi’nde çok güvendiği elemanlardan oluşan bir gruba Türkiye ile ilgili ‘çok gizli’ bir işgal planı hazırlattığı iddia edildi.

İngiliz İstihbaratı’nın Vahdettin Dosyası

İngiliz İstihbaratı; Sultan Vahdettin’i şehzadeliğinden itibaren izledi; kısa hükümdarlığı döneminde de takibini yoğunlaştırdı.

İngiliz Kemal’in Kasasındaki Servet

Asıl adı Ahmet Esat Tomruk olan İngiliz Kemal, 1964’de İstanbul’da Fransız Hastanesi’nde gözlerini kapadığında çok az kişinin haberi vardı.

Gizli Servislerin Kadrolu Cinleri

‘Metafizik İstihbarat’ da denilen eylem kolunda ilk girişim Sovyet Devrimi’nin ünlü liderlerinden Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin tarafından gerçekleştirildi.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 1

Bitlisli Zaro Ağa, ömrünün tamamına yakınını İstanbul’da geçirdi. Güçlü kuvvetli, tuttuğunu koparan adamdı. Ölünceye kadar sigara içmeyi sürdürdü. ‘Dünyanın En Uzun Yaşayan Adamı’ diye ünlendi. Otopsisinde 3 böbrekli olduğu ortaya çıktı.

Dünyaya Doyamayan 160’lık Delikanlı / 2

Zaro Ağa, 130 yaşından sonra çok ünlendi fakat para kazamadı. Dünyayı dolaştı. Popüler isimlerle tanıştı, fotoğraf çektirdi. Reklam kampanyalarında etkin rol aldı. Kartpostalları/foto kartları yüz binlerce satıldı. Kısacası Ağa, ülkemizin ilk ‘uluslar arası medya ikonu’ydu!

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

33’lük Tespih Gibi Tabanca Çeken Fedai

Yakup Cemil Bey, ‘korku’ kelimesini tanıma(z)dı. Düz mantık yürütürdü. Siyasetin ince oyunlarını, gülümserken ayak kaydıran tuzaklarını bilmezdi. Ölümü göze alır, istenileni/emredileni yapardı. Kontrolü müşküldü. Haksızlık(lar) karşısında susmaz, ya sesini yükseltir ya da - daha çok! - piştovunu konuştururdu.

İsmet Paşa’nın Elini Öpen TİP Lideri

Mehmet Ali Aybar, çok iyi eğitim almıştı; Sol/Sosyalist düşünce aileden mirastı.

‘Tavukları Pişirmişem!’

Çadırda doğdu, gecekonduda öldü. Uçak satın almaya yetecek para kazandı. Ailesini her şeyin üstünde tuttu. ‘Ben, ‘ordu!’ besliyorum,’ diyecekti! 3. evliliğinde mutluluğu bulabildi. Vefat edince, ‘barak’lar öksüz kaldı!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

‘Bilinmeyen’ İmamoğlu / 1

Ekrem İmamoğlu, 25 yıl ‘Millî Görüş’ geleneğinden gelen/yetişen kadrolarca yönetilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı - yeniden! - CHP’ye kazandırmayı başardı. AKP, İstanbul’un kaybedilmesini bir türlü kabullenemedi. İmamoğlu kimdi? Elinde ‘sihirli değnek’ mi vardı?

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Osmanlı’nın Rum ‘Valide Sultanları’

Orhan Gâzi’nin birinci eşi ‘Holofira’ ya da ‘Nilüfer Hatun’, Osmanlı Hanedanı’na giren ilk ‘yabancı kökenli gelin’ti. Kroniklere/tarihçilere bakılırsa, oğullarının padişahlığını gören ‘ecnebi’ hanım sultanların sayısı 23 idi! Bazılarına göre, adet daha da fazlaydı!

‘Türk Kasabı’ Kuyucu Paşa / 2

Kuyucu Murat Paşa, hac vazifesini de yerine getirdi. Yemen Beylerbeyi iken, ‘Seyfullah’ - ‘Allah’ın Kılıcı’! - diye bilinen ünlü Arap komutan Hâlid bin Velîd’in palasını bulup satın aldı! Tarihçiler, ‘Giriştiği savaşlarda Velîd’in silahını kullandığını,’ yazacaktı!

‘Türk Kasabı’ Devşirme - 1

Kuyucu, 90’ına ulaşmış inatçı ihtiyardı. Devleti ve padişahı, her daim ‘nimet’ bildi. Aldığı em(irle)ri, harfiyen - hatta fazlası ile abartarak! - uyguladı. ‘Devşirme yönetimindeki’ Osmanlı’nın Anadolu’da katlanılmaz dereceye varan icraatına karşı durmaktan başka çaresi kalmayan kişilere ve kitlelere karşı, tarihte örneğine pek az rastlanan kanlı sindirme harekâtına girişti!

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Kardeşini Zehirleten Padişah!

Fatih’in büyük oğlu Şehzade Bâyezid, babasının ardından tahta çıktı. Fakat atasının izinden gitmedi. Resim, heykel gibi güzel sanatlara uzak durdu. Hatta bazı dinî saiklarla yasak(lar) getirdi. Oysa şehzadeliğinde ‘hazcı anlayışı’ benimsemişti.

Fatih’in ‘Çapkın’ Şehzadesi

Fatih’in 2. oğlu, Şehzade Mustafa, askerliğe yatkındı, şiir söylerdi. Yakışıklı, hareketli ve ‘hercaî’ idi. Saray’ın ve hareminin cinsi latiflerini kendine hayran ederdi. ‘Güzelleri yalnız bırakmayı sevmediği,’ kayıtlara geçildi. Bu yüzden de hayatını yitirecekti!’

Diğer Casuslar Dünyası Yazıları

Kızıl Saçlı Afet

Anna (Kushchyenko) Chapman, 21. yüzyılın birinci çeyreğinde dünyaca ünlenen ilk kadın casustu. New York’ta faaliyet gösterdi. Eşsiz fiziği, kızıl saçları, yeşil gözleri, Hollywood yıldızlarını kıskandıran çok zengin gardırobu, lüks ötesi hayatıyla hedef seçtiği erkekleri parmağında oynattı. Mata Hari’nin türevi gibiydi.

MOSSAD'ın Suikast Listesindeki Siyasetçi

Yaser Arafat, yaşamı boyunca MOSSAD’ın tehdidi altındaydı. Sayısız suikast girişiminden son anda/kıl payı kurtulabildi. Ama hayatını yitirdikten sonra ortaya çıkan hastane raporu ürperticiydi...

CIA’dan Kongo’ya Jazz Festivali

ABD, 1940-1960 arasındaki süreçte Kongo’ya özel ilgi gösterdi. CIA’nin ağabeyi, Stratejik Hizmetler Ofisi, zengin uranyum yataklarını belirledi. Çok gizli operasyon(lar)la Japonya’ya atılan atom bombalarının yapımı için gereken ham maddeyi elde etti ve ülkesine taşıdı.

Devlet Eliyle Kalpazanlık

Almanya, 2. Dünya Savaşı’nda ezeli düşmanı İngiltere ile sadece cephede karşılaşmadı. Ekonomik yıkıma uğratmak için de çok gizli ve usta işi planı devreye soktu. ‘Bernhard Operasyonu’ denilen harekâtla sahte kâğıt paraları İngilizlerin günlük hayatına soktu. Enflasyonu artırdı, fiyatları zıplattı.

Castro’ya Zehirli Puro

Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro’ya iktidara geldiği 1959 yılından 2006’ya kadar 650’e yakın suikast girişiminde bulunulduğu iddia edildi.

Kral Hüseyin'in Yahudi Sevgilisi

CIA (Merkezi Haberalma Teşkilâtı) resmi belgelerine göre çöpçatanlık yaptı: Ürdün Kralı Hüseyin ile Yahudi asıllı Hollywood yıldızı Susan Cabot ilişkisine aracılık etti.

İran'ın Nükleer Satrancı

Hedefe konulan İranlı nükleer fizikçiler şehir içinde düzenlenen suikastlarda öldürüldü. Trafikte yaklaşan motosikletli kişiler, ya arabanın dış yüzeyine mıknatıslı bomba yerleştirdi ya da otomatik silahlar kullanıp olay yerinden hızla uzaklaştı.