Oscar Ödülleri’ni Reddeden Ünlüler

Oscar ödülünü kazanmak için her türlü çılgınlığı/tanıtımı yapanların yanında çeşitli sebeplerden reddedenler de görüldü.

Oscar Ödülleri’ni Reddeden Ünlüler

Oscar ödülünü kazanmak için her türlü çılgınlığı/tanıtımı yapanların yanında çeşitli sebeplerden reddedenler de görüldü. Ama ödülün ve törenlerin cazibesine/şaşaasına karşı durmak gayri mümkündü. Aksini yapmak için hem psikolojik üstünlük, hem de sıkı/inandırıcı sebep(ler) gerekliydi. 

Oscar’ı ilk reddeden kişi bir senaristti: Dudley Nichols… 1935’de The Informer (Muhbir) ile En İyi Film Senaryosu Oscar’ını kazanmıştı. Filmin yönetmeni John Ford’du. ABD Yazarlar/Senaristler Birliği genel grevdeydi; Nichols, ödülü reddederek meslektaşlarına destek vermeyi amaçladı. Kendisinin ve meslektaşlarının yaşadığı olumsuz/yetersiz koşulları gündeme getirdi.

En İyi Erkek Oyuncu ödülünü reddeden ilk isim George C. Scott idi. Scott; İkinci Dünya Savaşı’nın en önemli ABD’li komutanlarından General George Smith Patton’u canlandırdığı Patton filmindeki üstün kompozisyonuyla ödüle uygun görüldü. Ünlü aktör özel hayatında da oldukça agresifti. Filmdeki rolünden ötürü aday gösterilince, Akademi’ye mektup yazıp durumu protesto etti. Adaylığı kabul etmediği gibi, ödül kazanması durumunda da tavrının değişmeyeceğini açıkladı. Dediği gibi de yaptı. Oscar Töreni’ndeki gösterişe karşıydı. O’na göre törenler, ‘iki saatlik et merasimi’ydi.

Sinema tarihinde 2 Oscar kazanan Marlon Brando, ilk ödülünü aldı; ikincisinde ise yerine bir başka sinema emekçisini gönderdi. Brando’nun vekili beklenmedik/provakatif bir konuşma yaptı: ABD tarihinin en kanlı sayfalarından Kızılderili Katliamı’na dikkat çekti.

Brando; 1955’de ilk Oscar ödülünü On The Waterfront (Rıhtımlar Üzerinde) filmiyle kazandı. Törende konuşup memnuniyetini belirtti, jüriye teşekkür etti. Ama aynı Brando, 27 Mart 1973’de düzenlenen 45. Oscar Ödülleri Töreni’ni boykot etti. The God Father (Baba) filminde canlandırdığı mafya babası Vita Corleone rolüyle ödüle layık görüldü. En İyi Erkek Oyuncu heykelini almaya kendisi yerine temsilcisini gönderdi. Amacı tören konuşmasını bir protestoya çevirmekti. Marlon Brando’nun temsilcisi, Sacheen Littlefeather adlı tanınmamış bir sinema oyuncusuydu. Ama etnik kökeni dikkat çekiciydi: Meksika yerlisi bir Apaçi... Littlefeather; Brando’nun yazdığı metni kürsüde okumaya başladı; basın odasında tamamlayabildi. Davetliler merasimin politikaya alet edilmesini protesto etti. Brando temsilcisi vasıtasıyla ABD’de katledilen Kızılderilileri hatırlatmayı başardı. Amacına da ulaştı.

Lawrence of Arabia (Arabistanlı Lawrence) filmi ile sinema dünyasının en önemli aktörleri arasına giren Peter O’Toole, sanat hayatı boyuncu tam 8 defa En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde aday gösterildi. Ama bir kere dahi kazanamadı. Akademi; O’Toole’yi onore etmeyi planladı. 2003’de Onursal Oscar Ödülü’ne uygun gördü. Ünlü aktör, komiteye bir mektup yazıp ödülü kabul etmedi. Mektubunda, hâlâ sinema sektöründe yer aldığını/para kazandığını hatırlattı. Ödülü bileğinin hakkıyla kazanabileceğini kaydetti.

Hollywood’un mavi gözlü sultanı Elizabeth Taylor da şanssız yıldızlardandı. Taylor; kocası, ünlü aktör Richard Burton’un etkisinde kaldı; - onun isteği üzerine! - desteğini göstermek için törenlere katılmadı. Sevgili kocası netice alamayacağına inandığından törene iştirak etmeyecekti. Burton tam 4 defa En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde aday gösterilmiş; fakat ödül heykelciğini kaldıramamıştı. Taylor da ilki hariç, son üç namzetliğinden sonuç alamamıştı. İkili, 1966 yapımı, Who’s Afraid Of Virginia Woolf (Kim Korkar Hain Kurttan?) adlı filmde birlikte oynamıştı. 1967 Oscar Ödülleri’nde de kazanamayacaklarına inanmışlardı. Oysa Taylor, Burton’dan daha şanslıydı/başarılıydı. 1961’de Vizonlu Venüs ile ilk Oscar’ını En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde almıştı. 2. defa aynı ödüle Who’s Afraid Of Virginia Woolf? ile ulaşacaktı. Ama Akademi’ye mektup yazıp katılmama mazeretini açıklamadığından ödülden oldu. Kocasına duyduğu sevgi/verdiği destek ödülden daha ağır basmıştı.

Oyuncu, senarist, film yapımcısı gibi çok yönlü sinema insanı Woody Allen de sıkı protestocuydu. Allen; 1978’de Annie Hall ile En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Film ve En İyi Senaryo dallarında ödül kazandığı zaman bile törenlere katılmadı. Oscar Jürisi’nin değerlendirme kriterlerine karşıydı. Allen’e göre, layık görülen ödül alınırsa, jürinin olumsuz kararlarını da dolaylı da olsa kabullenilecekti. Yani başka bir filmi başarısız görülse, yapımcı da bu fikri benimsemiş sayılacaktı.

Paul Newman da Oscar için bir ömür bekledi. Newman; tam 8 defa En İyi Erkek Oyuncu branşında aday gösterildi; ama her seferinde kaybetti. Bir defa onursal, bir defa da - 9. adaylığında! - En İyi Erkek Oyunca dalında ödül alabildi. Ünlü sinema adamı, 1987’de The Colour Of Money (Paranın Rengi) filmiyle çabasının karşılığına kavuşabildi. Ama hiçbir heyecan ve sevinç gösterisi yapmadı. Hatta törene bile katılmadı; ödülünü almaya gitmedi. İlgisizliğini şu cümlelerle açıkladı: ‘Oscar çabası, güzel bir kadını 80 yıl kovalamaya benziyor. Sonunda insan bıkıyor ve heyecanını yitirebiliyor…’

Heyecandan, gösterişten hoşlanmayan bol ödüllü sanatçılara en iyi örnek Katharine Hepburn’dü. Hollywood sinemasına en belirgin imza atan yıldızlardan Hepburn, tam 4 Oscar kazandı. Ama asla törenlere iştirak etmedi; ödülleri de reddetmedi. Kameraların önünde görünmekten, kırmızı halıda yürümekten kaçındı. Katharine Hepburn; 12 defa En İyi Kadın Oyuncu kategorisinde aday gösterildi; ancak 4’ünde başarı sağlayabildi. 1974’deki Akademi Ödülleri Töreni’ne Irving G. Thalberg Ödülü’nü Lawrence Weingarten’e vermek için iştirak etti. 

Ünlü zenci aktör Will Smith de ödülleri boykot etti. Smith; ödül adayları arasında siyah renkten insanların azlığını, beyazların büyük ağırlığını boykotuna sebep gösterdi. Çeşitliliğin bulunmayışını protesto etti. 2015 yapımı Concussion (Doğruyu Söyle) filmiyle aday gösterilmese bile tavrını ortaya koydu. Belirlemelerine göre, 2015 ve 2016’da En İyi Erkek Oyuncu kategorisi adaylarının tamamı ‘beyaz’dı. Smith demecinde, ‘Biz, Amerikan toplumunun bir parçasıyız. Ama bu durumu normal karşılamamız beklenmemeli,’ diyerek öfkesini belli etti. 

Ünlü Amerikalı rapçi Eminem de Oscar Törenleri’ne katılmayanlar arasındaydı. 2003 yılında, Lose Yourself adlı şarkısıyla En Özgün Şarkı Oscarı’na ulaştı. Ama ödülü için törene gelmedi. Eminem ödül merasimi boyunca uyumayı seçti. Şahsi rahatını hiçbir şeye değişmeyen sanatçıyı törende ortağı Luis Resto temsil etti. Bir röportajında mazeretini açıkladı. Beyanına göre, ödül kazanma şansının/ihtimalinin bulunmadığını düşünmüştü. Bu yüzden de uyumayı tercih etmişti.

1937’de yapılan törende, In Old Chicago (Eski Şikago’da) filmindeki etkileyici rolüyle Alice Brady En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülünü kazandı. Bu kategoride dereceye girenlere 1944 yılına kadar Oscar heykelciği verilmezdi. Ödül sahibi plaketle yetinirdi. Alice Brady törene katılmadı. Ödülünü davetlilerden birisi aldı; ama plaketi alan kişinin kimliği belirlenemedi. Ödül de sahibine teslim edilmedi. Akademi yönetimi yeni bir onurluk hazırlatıp Bayan Brady’e ulaştırdı.

26 February 2019 21:24
1,653 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Hadım Edilen Veziriazamlar

İslam Peygamberi Hazret-i Muhammed’in şiddetle yasaklamasına rağmen, sonraki dönemlerde ‘halife’, ‘hükümdar’, ‘padişah’ vb. sıfatları taşıyan çoğu yönetici, ‘hadım personeli’ el üstünde tuttu. Harem(lerin)in namusunu, şahsi güvenliklerini ‘iğdiş’ kişilere emanet etti. Devlet yönetimde en üstün mevkilere kadar yükseltti. Osmanlı’da da çok sayıda ‘hadım’/‘burulmuş’ yüksek yönetici ve hatta sadrazam mevcuttu!

Tavşan Doğuran Kadın

İngiltere tahtında oturan, İngilizce bilmeyen, çevresi ve devlet yöneticileriyle Fransızca konuşa(bile)n I. George’un döneminde inanılması zor/garip olaylar, skandallar yaşandı. 50 kadar tavşan doğurduğunu iddia eden Mary Tofts adlı kadın da sahtekârlar arasındaydı.

ABD Başkanı İle Görüşebilen Mafya Şefi

Al Capone, servet edindikçe çevresini genişletti. Polisleri, savcıları, hâkimleri, belediye başkanlarını ve politikacılarını kendine bağladı. Dokunulmazlık zırhını kuvvetlendirdiğini düşündü. ABD Başkanı Herbert Hoover ile samimi dostluk kurmayı bile başardı. Suçlarının görmezden gelineceğini düşündü/sandı.

Kral Hüseyin'in Yahudi Sevgilisi

CIA (Merkezi Haberalma Teşkilâtı) resmi belgelerine göre çöpçatanlık yaptı: Ürdün Kralı Hüseyin ile Yahudi asıllı Hollywood yıldızı Susan Cabot ilişkisine aracılık etti.

Küçük Cezve

Onu ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde, ‘Ayşe’ kimliği ile tanıdık. İzmir’den kaçıp İstanbul’a gelen, ‘artist’ olmayı düşleyen toy kızdı. Adeta çaresizliğini haykırdığı, ‘Ben bir küçük cezveyim / Elden ele gezmeyim!’ şarkısıyla da akıllarımızda kalacaktı.

Bayan Yunus Emre

Ayla Algan, Türk tasavvufuna ve mutasavvıflara özel ilgi gösterdi. Felsefesini yürekten benimsediği Yunus Emre’yi tanıtmayı vazife bildi. Pek çok ülkede Yunus şiirlerinden oluşan besteleri okudu. Biricik kızının adını da - ulu ozandan ilhamla! - ‘Sevi’ koydu!

Sinatra, Marlon Brando’yu Mafyaya Dövdürmüş

Şarkıcı - aktör Frank Sinatra’nın karısı Ava Gardner ile yatan aktör Marlon Brando’yu mafyaya feci şekilde dövdürdüğü iddia edildi.

Kurbanlarını Gazete İlanıyla Bulan Kadın Seri Katil

Bayan Belle Gunness, yeni hayat kurmak için ABD’ye geldi. ‘Amerikan rüyası’nı gerçekleştirmek, zenginleşmek amacıyla kendince yol tuttu. Servet sahibi oldu fakat gönlünce harcayamadı. Kurbanlarıyla aynı kaderi paylaştı. Suç ortağının hedefine oturdu.

6 Milyar Doları Yiyen Fareler

Pablo Escobar, ‘beyaz zehir’ ticaretinin - bilinen! - ilk ve en önemli ismiydi. ‘ABD’yi dizlerinin üzerine çökertmeyi amaçladığını,’ tekrarlardı. ‘Büyük Şeytan’ın amansız düşmanıydı. Güçlü, mutlu, zengin ve uluslar arası alanda etkin Kolombiya düşlediğini söylerdi.

İran'ın Nükleer Satrancı

Hedefe konulan İranlı nükleer fizikçiler şehir içinde düzenlenen suikastlarda öldürüldü. Trafikte yaklaşan motosikletli kişiler, ya arabanın dış yüzeyine mıknatıslı bomba yerleştirdi ya da otomatik silahlar kullanıp olay yerinden hızla uzaklaştı.

KGB’nin Ölüm Listesindeki Ünlü Aktör

Sovyetler Birliği’nin 2. Genel Sekreteri Joseph Stalin (1878-1953) sıkı bir western ve John Wayne hayranıydı.

Lady Diana’nın Sevgilisi Öldürülmüş

Lady Diana’nın eski İletişim Koçu Peter Settelen tarafından Kensington Sarayı’nda gizlice çekildiği ileri sürülen videolardan oluşan belgesel kafaları karıştırdı.

Kral 3. Charles Müslüman mı?

‘3. Charles’ unvanı ile İngiltere Tahtı’na oturan Prens Charles, Şeyh Nazım Kıbrısî’nin iddia ettiği gibi ‘Müslüman’ mıydı? Hem Anglikan Kilisesi’nin başı hem İslâm dinine mensubiyet mümkün müydü?

Öteki Putin / 2

Putin, dünya siyaset arenasına çıkınca, hemen fark edildi. Gizli servislerin, basının ilgi alanına girdi. Özel hayatı, çalışma şekli, yakın çevresi, ailesi ve hatta akrabaları tek tek değerlendirildi. Yazıldığı gibi Putin, ‘dünyanın en zengin adamları arasında’ mıydı? ‘Birbirinden güzel 2 hanımla birlikte olmuş’ ve ‘ailesinin kalabalıklaşmasını sağlamış’ mıydı?

Kurbanlarını Gazete İlanıyla Bulan Kadın Seri Katil

Bayan Belle Gunness, yeni hayat kurmak için ABD’ye geldi. ‘Amerikan rüyası’nı gerçekleştirmek, zenginleşmek amacıyla kendince yol tuttu. Servet sahibi oldu fakat gönlünce harcayamadı. Kurbanlarıyla aynı kaderi paylaştı. Suç ortağının hedefine oturdu.

Kral’ın Emriyle Toplu Fuhuş

Tudor Hanedanı’nın 2 numaralı hükümdarı 8. Henry, kadınlara aşırı düşkündü. Risk almayı severdi. Düşüncelerinden taviz vermezdi. Gönlünün sesini dinler, dilediğince davranırdı. Özel hayatı olağanüstü derecede fırtınalıydı. Hızlı yaşantısı, kendisine de halkına da mutsuzluk getirdi.

Hayvanat Bahçelerinde Sergilenen İnsanlar

Human Zoo(s) - İnsan Hayvanat Bahçeleri! - tarihin en gaddar, en aşağılayıcı, en benzersiz istismar uygulamasıydı. Para kazanma hırsıyla yanan tüccarların, girişimcilerin, marjinal ırkçıların haz aldıkları ve teori ürettikleri en büyük ayıptı. Proje teorisyenleri ve uygulayıcıları da emperyalist ABD ile ‘gözleri doymaz’ Batılı devletlerdi.

Tavşan Doğuran Kadın

İngiltere tahtında oturan, İngilizce bilmeyen, çevresi ve devlet yöneticileriyle Fransızca konuşa(bile)n I. George’un döneminde inanılması zor/garip olaylar, skandallar yaşandı. 50 kadar tavşan doğurduğunu iddia eden Mary Tofts adlı kadın da sahtekârlar arasındaydı.

Susuz Yaz Nasıl Seks Filmi Yapıldı?

Susuz Yaz’ın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. Türkiye’de Sansür Kurulu’nca gösterimi engellendi; Avrupa ve ABD’de para kazanma hırsıyla seks filmi yapıldı. Ama aynı film; Türk Sinema Tarihi’nin ilk en büyük başarısını kazandı.

ABD’nin Açık/Gizli Derin Operasyonları

20. yüzyıl tarihi, ABD’nin menfaatlerini korumak/kollamak amacıyla yaptığı onlarca hükümet devirme/değiştirme operasyonlarıyla doluydu. ABD; Birinci Dünya Savaşı ve sonrası ‘arka bahçesi’ gördüğü Amerika kıtasının tamamında kendine sempati besleyen/kontrol edebileceği hükümetler oluşturma siyaseti benimsedi; amacına uygun operasyonlar gerçekleştirdi. Kazandığı özgüvenle de dünyanın her yerinde hamlelere girişti.

Karındeşen Jack Kasap Yamağıymış

Karındeşen; her sabah parçalanmış etleri kasaplara dağıtıyormuş ...

ABD, Nazi Askerlerini Casus Olarak Kullanmış

New York Times gazetesinde yayınlanan ‘gizli belgeler’e göre, Amerikan İstihbaratı ‘soğuk savaş’ döneminde eski Nazi subaylarını Sovyetler Birliği’ne karşı kullanmış.

Kral Charles’ın ‘Gönül Galerisi’

Prens Charles ile Camilla arasındaki aşk öyküsü televizyon dizi(si) senaryosuna benzerdi. Taraflar, bir dargın bir barışık, bazen hoşnut bazen üzgün yarım asrı aşan ‘parçalı bulutlu’ birliktelik yaşadı. İkili - başka kişilerle evliyken dahi! - birbirlerinden vazgeçemedi. Sonunda mutlu sona ulaştılar ama hayli geç olmuştu!

Öteki Putin / 2

Putin, dünya siyaset arenasına çıkınca, hemen fark edildi. Gizli servislerin, basının ilgi alanına girdi. Özel hayatı, çalışma şekli, yakın çevresi, ailesi ve hatta akrabaları tek tek değerlendirildi. Yazıldığı gibi Putin, ‘dünyanın en zengin adamları arasında’ mıydı? ‘Birbirinden güzel 2 hanımla birlikte olmuş’ ve ‘ailesinin kalabalıklaşmasını sağlamış’ mıydı?

4 Yaşında Dul Kalan Hanım Sultan

Sultan İbrahim ya da halk arasındaki lakabıyla ‘Deli İbrahim’, eğlenmeyi severdi. Anlık sorunlardan uzaklaşır, çevresiyle özellikle de güzel cariyeleriyle şakalaşırdı. Çocuklarını da çok küçük yaşlarda, - göstermelik dahi olsa! - evlendirip hem kendini, hem Dersaadet ahalisini mutlu etmeye çalıştı.

Hitler’in Karısı da Yahudi Çıktı

Tarihe ‘Yahudi soykırımını yap(tır)an lider’ suçlamasıyla geçen, Alman Nazi Partisi’nin değişmeyen Führer’i Adolf Hitler’in son büyük aşkı, nikâhlı karısı Eva Braun Aşkenaz Yahudisi çıktı.

Audrey Hepburn ya da Kuğu Boyunlu Direnişçi

Dünyanın en güzel, en başarılı ve en doğal kadın sinema sanatçıları arasındaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın bütün olumsuzluklarını/yıkıcılığını yaşadı. Savaş sonrasında ise, yıldızlaşan mesleki kariyerin ama mutsuz yaşamın sahibiydi.

Diğer Dünya Sineması Yazıları

Audrey Hepburn ya da Kuğu Boyunlu Direnişçi

Dünyanın en güzel, en başarılı ve en doğal kadın sinema sanatçıları arasındaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın bütün olumsuzluklarını/yıkıcılığını yaşadı. Savaş sonrasında ise, yıldızlaşan mesleki kariyerin ama mutsuz yaşamın sahibiydi.

Hollywood Hayranı Stalin

Sovyetler Birliği’ni 31 yıl çelik eldivenle yöneten Stalin sıkı bir Hollywood hayranıydı.

Monaco’yu Parlatan Oscarlı Güzel

Grimaldi Ailesi; asırlar boyu bir bedduanın kurbanı mı oldu; yoksa ailenin fertleri çok göz önündeydiler de nazara mı geldiler, bilinemedi.

Oscar Ödülleri’nin Çok Renkli Tarihi

Kısaca Akademi Ödülleri adıyla tanınan Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi (Academy of Motion Picture Arts and Sciences) Ödülleri ilk defa 16 Mayıs 1929’da verildi.

Frank Sinatra - Mafya Dostluğu

ABD’de yayınlanan ‘Sinatra: Hayat’ isimli kitapta, ünlü sinema oyuncusu - şarkıcı Frank Sinatra’nın yer altı dünyası ile sıkı ilişkileri olduğu, mafya için kuryelik yaptığı iddiasında bulunuldu.

Steve McQueen’in Baştan Çıkartan Parfümü

Ünlü aktör Steve McQueen’in kullandığı özel parfümün kadınların cinsel hormonlarını harekete geçirici özellikte olduğu belirlendi.

Monroe'nun Beyaz Saray Hevesi

Hollywood’un ünlü ikonlarından Marilyn Monroe’nun, ABD eski başkanlarından John F. Kennedy ile yaşadığı yasak aşkı Jackie Kennedy’e itiraf ettiği iddia edildi.