Erkek Gibi Kadının ‘Çirkin Kral’ Aşkı

Bir gazete röportajında şöyle diyecekti: ‘Hayatım boyunca Yılmaz Güney gibi adam düşledim. Her arzu ettiğini alan, her istediğini koparan erkekle tanışmayı arzuladım.'

Erkek Gibi Kadının ‘Çirkin Kral’ Aşkı

Feri (Feriha) Cansel, Lefkoşe/Kıbrıs doğumluydu. Ortaokula kadar okuyabildi. Annesi Lefkoşe’de, babası Londra’da yaşıyordu. Londra’da Kuaförlük Okulu’ndan mezundu. 16 yaşında kadın berberinde çalışmaya, manikür/pedikür yapmaya başladı. Babasının zoruyla 15 yaş büyük birisiyle evlendirildi. Kocası, İngiliz vatandaşıydı; kendisi de aynı hakkı kazandı. Çok güzel, uzun bacaklı, erkeklerin dönüp dönüp baktıkları genç kadındı. Çok küfürlü konuşur; erkeklerin yanında onlardan birisi gibi davranırdı. Ortaokul yıllarında, erkek arkadaşlarıyla boks yaptığını ve galip geldiğini anlatırdı. 

- Parisien’de Garsonluk Yaptı… -

Biricik kızı Zümrüt’ü 19 yaşında doğurdu. Bir yıl sonra, 1964’de, Türkiye’ye turist vizesiyle gel(ebil)di; çalışma izni yoktu. İstanbul’un en ünlü turistik gece kulübü Parisien’de ‘servis hostesliği’ - bir tür garsonluk! - yaptı. Ama kılık kıyafeti, düzgün vücudu ile müşterilerin ve işverenin fazlasıyla dikkatini çekti. Striptiz yaparak daha çok kazanmaya başladı. Bazı küçük estetik operasyonlardan sonra hem görüntüsü, hem müşterilerin ilgisi, hem de yevmiyesi arttı. Yeşilçam’dan küçük rol teklifleri aldı.

İlk filmi: ‘Kan ve Gurur’du. Nedim Otyam yönetiyordu; başrolünde Ahmet Mekin oynuyordu. Küçük bir rolü vardı. Yeşilçam’daki adı: Can Sel’di. Sadri Alışık ve Filiz Akın’la ‘Bekâr Odası’nda göründü. Ekrem Bora ve Selda Alkor ile ‘Evlat Uğruna’ da oynadı. 1969 yılına kadar 12 filmde ‘ikinci kadın’ rollerindeydi. Kötü, baştan çıkaran, yuva yıkan, zengin erkeklere kanca atan/tebelleş tiplemeler…

- Yılmaz Güney’le Fırtınalı Aşk Yaşadı… -

1969’da, gerçek şöhreti ve aşkı yakaladı. ‘Çirkin Kral’ Yılmaz Güney ile karşılaştı ve - kısa da sürse… - hayatının en başarılı, en mutlu, en duygulu, en aşk dolu dönemine girdi. Güney, Feri Cansel’i kanatlarının altına aldı. ‘Bir Çirkin Adam’ filminde Güney ile başrolleri paylaştı. Filmin yönetmeni de Güney’di.

Bir gazete röportajında şöyle diyecekti: ‘Hayatım boyunca Yılmaz Güney gibi adam düşledim. Her arzu ettiğini alan, her istediğini koparan erkekle tanışmayı arzuladım. Allah’a şükür hayallerim gerçekleşti; aradığım kişiyi buldum. Yılmaz’a sonuna kadar bağlıyım; çok seviyorum…’

Cansel; cesur, vefalı, sadık ve sevgisini göstere(bile)n kadındı. Güney’in yanından hiç ayrılmıyordu; gözü başkasını görmüyordu. Çirkin Kral, Cansel’in biricik Zümrüt’ünü öz kızı bellemişti. Hediyeler alıyor; babasızlığını hissettirmemeye çalışıyordu. Feri Cansel, Güney için; ‘Gizemli tebessümle kıvrılan dudaklar, insanın içine işleyen derin bakışlar başka kimde var?’ diye soracaktı. Ünlü aktör, ruhsatsız iki tabanca ile yakalandığında yanından ayrılmıyordu. Acemi eğitimini yaptığı Muğla’da da yalnız bırakmıyordu.

- Güney, Fatoş’la Tanışınca İlişkiyi Bitirdi… -

Güney, Feri Cansel’i götürdüğü her yerde ‘Nişanlım!’ diye tanıttı. Cansel, Güney sayesinde tanındı; Yeşilçam’da önemli bazı rollere hayat verdi. ‘Bir Çirkin Adam’, 1970’de, ‘Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde 3 ödül birden kazandı. Feri Cansel ününe ün kattı. 

Feri Cansel/Yılmaz Güney beraberliği, 27 Haziran 1970 tarihinde son buldu. Çirkin Kral, ani kararla Fatoş Güney ile hayatını birleştirdi. Bu evlilik, Feri Cansel cephesinde bütün planları ters yüz etmeye yetti. Cansel, Güney ile evlenip; Türk vatandaşlığına geçmek istiyordu. Şimdi ise hem sevdiği adamı, hem de vatandaşlık hayalini yitirmişti. Ama her ikisi de karşılıklı sevmiş; benzer duyguları paylaşmıştı. Feri’nin duygularını açık etmesine karşın, Yılmaz ketumdu. Sevgisini zor belli ederdi. Ama uzaktan da olsa; kadınını izler; sorunlarıyla ilgilenmeye çalışırdı. İş ortağı, sırdaşı, en yakın dostu Abdurrahman Keskiner’e gönderdiği mektupta şöyle yazmıştı:

- Zor Durumlarında Hep Yardımına Koştu… -

‘Feri (Feri Cansel) için söylediklerimi unutma. Feri’nin parası olmayabilir. Ki, büyük bir ihtimalle böyledir. Sana parası olduğunu, ihtiyaç duymadığını söyleyebilir. Dediğimi göz önünde bulundurarak davranışını ayarla…’

Feri Cansel, Yılmaz Güney’den ayrıldıktan sonra sinemaya küsmedi. Ayaklarının üzerinde durmasını bildi. Aktör/Yönetmen Yılmaz Atadeniz, Cansel’i ilginç cümlelerle anlatmıştı:

‘Feri ilginç kadındı. Kendine çok güvenirdi. Türk sinemasında çoğu kadın oyuncunun başında hamileri, koruyucuları olurdu. Onun yoktu; istemezdi. Hayatını böyle sürdürürdü. Ne çektiyse; dilinden çekti. ‘ 

Feri Cansel tam 133 filmde göründü. Seks filmleri furyasının aranılan/beğenilen kadın starı oldu…

9 January 2020 23:14
2,367 kez okundu

Ali Hikmet İnce



Benzer Yazılar

Bornozla Gömülmek İsteyen Striptizci

Seher Şeniz, parçalanmış aile kurbanıydı. Babasını hiç tanımadı; annesinin ve kardeşlerinin desteğini de - yeterince! - gör(e)medi. Sevgiyi, huzuru ve aile sıcaklığı başkalarında aradı. Hep aldatıldı; cinsel obje olarak değerlendirildi; sürekli hayal kırıklığı yaşadı. İfadesine göre; ‘kullanıldı!’

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

MİT’çi Aktör / I

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Cenazesinde Alkış İstemeyen Sanatçı

Sümer Tilmaç, anne karnında sahneye çıkmıştı. Yaşamı boyunca tiyatronun tozunu yutmayı, sinemanın spotlarında aydınlanmayı/görünmeyi kabullendi. Beyazperdede ve televizyonda unutulmaz/ölümsüz tipler çizdi/bıraktı.

Yeşilçam’ın Hanımağası / 2

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Yeşilçam’ın Hanımağası / I

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Cem Karaca’dan ‘Karabağ Şarkısı’

Cem Karaca, babası Mehmet Bey’in öğüdüne bağlı kaldı: ‘Bu toprakların ezgilerini söyledi!’ Türk Dünyası’na ilgisini hiç azaltmadı. Karabağ’ın işgalini telin etti! ‘Karabağ Şarkısı’nı besteledi. ‘Nerede Kalmıştık?’ adlı kasetinde yer verdi.

Adı Filistin Olan Sevda

Cem Karaca, ülke ve dünya sorunlarıyla yakından ilgilendi. Filistin’in ezilen halkına karşı özel alâka/sempati duydu. ‘Mutlaka Yavrum’ gibi bazı popüler parçalarını ithaf etti. Kamuoyunda farkındalık yaratmaya çalıştı.

Babasını Ağılayan Padişah!

2. Bâyezid de, babası Fatih Sultan Mehmet gibi ‘zehirlendi’! Tarihçi Reşat Ekrem Koçu’nun satırlarına göre, ‘pek çok müverrihin paylaştığı ortak fikir: ‘Oğlu Şehzade Selim tarafından ağılandığı’ydı! Bedduası da: ‘Oğul! Kılıcın keskin ama ömrün kısa olsun!’ idi.’

Yeşilçam’ın Küçük Dev Adamı

Hayri Caner, Yeşilçam’ın çok yönlü emekçisiydi. Yazdı, yönetti, rol aldı, kritize etti. Beyaz perdenin her veçhesini derinlemesine tanıdı. Babıâli’de de nefes aldı, ekmek parasını kazandı. Annesinin yardımı, manevi desteği ile hayata tutunmaya çalıştı. Sonrasında hep yokluk, çaresizlik, ümitsizlik ve yılgınlık içinde yaşadı.

Demirel’den Kıraç’a Cumhurbaşkanlığı Önerisi

DYP (Doğru Yol Partisi) Genel Başkanı Süleyman Demirel; Koç Holding üst düzey yöneticisi Can Kıraç’ı telefonla aradı; partiye davet etti; Cumhurbaşkanlığı veya TBMM Başkanlığı için aday göstermeyi düşünüyordu.

Nagasaki’ye 'Şişman Adam' Sürprizi

Japonya; önce Hiroşima’ya ardından Nagasaki’ye bırakılan tarihin en ölümcül bombalardan sonra teslim şartlarını kabul etmişti.

Kahvesinde Garsonluk Yapan ‘Kötü Adam’

Erol Taş; Yeşilçam’ın en tanınmış karakter oyuncularındandı.

Menekşe Gözlü Kadın

Fatma Girik ile Memduh Ün’ün ilişkisi salt aşk öyküsü değildi. Aynı zamanda mesleki dayanışma, hayata birlikte tutunma, bilgi/tecrübe aktarımıydı. Yarım asırdan fazla birbirlerini etkilediler. Girik’in ifadesine göre Memduh Ün, onun hayata bakışını değiştirdi/geliştirdi. Sinemayı, yaşamı, edebiyatı, müziği, kısaca kültürün pek çok boyutunu öğretmeye/aktarmaya çalıştı. Adeta üniversitesi oldu.

Hücreye Atılan Aktör

Akan, sıkı Atatürkçü idi. Büyük önderin fikirlerinin, eserlerinin, hatıralarının takipçisiydi. Mustafa Kemal Paşa’ya ait paltoyu olağanüstü dikkatle/özenle saklardı. Her 10 Kasım’da, sahibi olduğu ilkokulda öğrencilere, velilere ve öğretmenlere sergilerdi.

Beşiktaşlı Kartal Tibet

Sinemanın ünlü, yakışıklı, zengin, pek kabiliyetli, çok yönlü ismiydi. İşine ve evine önem verdi. Sade, dedikodudan uzak, huzur dolu hayatı özledi, yaşadı. Mutluluğu hanesinde ve ailesinde buldu. Eşine ve çocuklarına sıkıntısız, sevgi dolu ve zengin sayılabilecek yaşam sunabilmenin gayreti içinde oldu. Kaliteli eğitim aldırdı.

Gözlerden Uzak Bir Aşk Hikâyesi

Birisi, döneminin salon filmlerinin starıydı. Diğeri, geleneksel musikimizin ‘sarışın zirvesi’ydi.

Yılmaz Güney, Karaoğlan’ı Oynamak İstiyordu

Yalaz’ın kapısını ilk çalan, ‘Çirkin Kral’ Yılmaz Güney’di. Sinekkaydı traş olmuş, bıyıklarını kestirmişti.

Diğer Türk Sineması Yazıları

Yakışıklı Acımasız

Sinema salonunda film seyrederken keşfedildi. Yakışıklı, atletik yapılı, uzun boyluydu. Kâşifini teşhisinde yanıltmadı. Her rolün altından başarı ile kalktı. ‘Döneminin en önemli erkek yüzlerindendi!’

‘İyi Yürekli’ Kötü Adam

Erzurum’dan kağnı ile yola çıkıldı. Konya’ya sonra da Yalova’ya ulaşıldı. İstanbul’a varıldığında çuvallardaki eşyaların çoğu taşınmaktan/aşınmaktan kullanılmaz haldeydi. Bir ahşap konakta 2 oda kiralandı. Anne hem çalışacak, hem oğluna bakacaktı. Taş Ailesi, ekmeğini taştan çıkaracaktı!

Kesilen Ayağı Çalınan Aktör

Ünlü aktörün ömrünün son yılları çile ve keder doluydu. Ağır sağlık sorunları ile boğuştu. Sol ayak parmakları kesildi. Sonra bacağını yitirdi. Tahmin(ler)e göre kendisinden nefret eden hayranı veya düşmanı, mezarı kazıp kefenlenmiş uzvu çalma cüretinde bulundu!

Bayan Yunus Emre

Ayla Algan, Türk tasavvufuna ve mutasavvıflara özel ilgi gösterdi. Felsefesini yürekten benimsediği Yunus Emre’yi tanıtmayı vazife bildi. Pek çok ülkede Yunus şiirlerinden oluşan besteleri okudu. Biricik kızının adını da - ulu ozandan ilhamla! - ‘Sevi’ koydu!

MİT’çi Aktör / 2

Avrupalı ve ABD’li ünlü yıldızlar gibi bol para kazandı. Geleceğini düşünmeden harcadı. Hovardaydı, güzel kızlara ve kadınlara düşkündü. Lüks yatında/karavanında misafir eder, ‘mirasyedi hayatı’ yaşardı. 8 kez nikâhlanıp boşandı. Sadece özel yaşantısıyla değil, filmleriyle de iz bıraktı, ‘gıpta’ ile izlendi!

Yeşilçam’ın Hanımağası / 2

Selda Alkor, Yeşilçam’da kabiliyeti ve gayreti sayesinde isim oldu. Kimseden torpil beklemedi. Kendisi için özel senaryo(lar) da yazılmadı. ‘Beyazperde’nin görünmeyen kanunlarına direnmesini/dik durmasını bildi. Hem sinemada, hem televizyonda yıldızlaştı!

Küçük Cezve

Onu ‘Ah Güzel İstanbul’ filminde, ‘Ayşe’ kimliği ile tanıdık. İzmir’den kaçıp İstanbul’a gelen, ‘artist’ olmayı düşleyen toy kızdı. Adeta çaresizliğini haykırdığı, ‘Ben bir küçük cezveyim / Elden ele gezmeyim!’ şarkısıyla da akıllarımızda kalacaktı.