Mahir Kaynak - sonradan profesör! - ‘Madanoğlu Cuntası’ diye bilinen illegal örgütü izleyen, belgeleyen ve ortaya çıkaran kişiydi. Teşekkül üyesi diğer arkadaşları ile hapse girmeyi kabul etmesine rağmen arzusu reddedildi. Türk İstihbarat Tarihi’ne adı ‘açığa çıkan ilk MİT mensubu’ şeklinde geçti.
Ünlü Marksist gerilla lideri Che Guevara’nın hakkındaki ölüm kararını uygulayacak asker kura sonucu belirlendi. Ölümünün delili olarak da kesilen ellerindeki parmak izleri kullanıldı.
Ekrem Şerif Uçak (Bora), şehit bir pilotun oğluydu. Olağanüstü yakışıklı, kabiliyetli ve adeta sinema için doğmuştu/yaratılmıştı. Sert, sözü dinlenen, tuttuğunu koparan, ‘organize işler’i yöneten karakterleri - başarıyla! - canlandırdı. Aslında hep romantik rollerde oynamayı istedi/düşledi.
El Chapo (Bücür!), mafya dünyasında her adımı ile örnek alındı. Bütçesi milyar dolarları aşan yasadışı uluslar arası organizasyon oluşturdu. Film yıldızlarını kıskandıran güzellikte kiralık kadın katilleri rakiplerine karşı kullandı. Dünyada Cennet’i yaşayacağını sandı ama…
Yaşar Nezihe (Bükülmez) Hanım, hayata, zorluklara, haksızlıklara, yolsuzluklara direndi. Ezilenin yanında, ezenin/despotun karşısındaydı. Şaire kimliği ile ilgi uyandırdı. Türk edebiyatının 1 Mayıs temalı ilk şiiri onun imzasını taşıyordu.
Karaköy Camisi, bilinen diğer ismiyle Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Camisi, - Demokrat Parti’nin iktidarında, Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde! - Karaköy Meydanı’nı genişletmek amacıyla yıktırıldı.
1. Abdülhamit, 45 yıl ‘Kafes Köşkü’nde hapis tutuldu. Vücudu iflas etti, morali çöktü. Tahta çıkınca, saray hekimlerinin hazırladığı özel ilaçları/karışımları kullandı. Ardından cariyelerle sıkı şekilde teşriki mesaiye girdi. Ama ‘Ruhşah’ adlı ahunun reddiyesi karşında ne yapacağını şaşırdı. Merhamet dilenen mektuplar kaleme aldı, adeta yalvardı…
‘İnci Baba’ lakaplı Mehmet Nabi İnciler, hazır cevaptı, girişkendi, farklı meziyetlere/zevklere sahipti; çevresini şaşırtmayı severdi. İtalyan asıllı, ABD vatandaşı, Şikago Mafyası’nın ünlü şefi - merhum! - Al Capone’nin hayranıydı. İdolünün mezarını ziyaret etti, şanına uygun muhteşem çelenk yaptırdı. Ellerini açıp ruhuna ‘Fatiha’ bile okudu
Osmanlı’nın 2 hükümdarı - Abdülmecit ve Abdülaziz! -, Ayas Paşa Mezarlığı’nın sonunu getirecek hamleler yaptı. Birisi mezarlık alanının bir bölümüne tiyatro, diğeri de Alman Büyükelçiliği binası yapımına ruhsat/izin verdi.
Prenses Süreyya, İran İmparatoriçesi sıfatı ile ülkemize - 1951 ve 1956’da! - iki resmi ziyarette bulundu. Büyük ilgi gördü, el üstünde tutuldu. Güzellik reçetesini de uygulamasına fırsat tanındı…
Sultan Vahdettin’in 5. - ve son! - hanımı Nimet Nevzat Hanım kıskanılacak derecede güzeldi. İri gözleri, dolgun etli dudakları, kaymak beyazı cildi ile hemen fark edilirdi.
Serfirâz Hatun, Osmanlı’nın 31. padişahı Sultan Abdülmecit’in gözdesiydi. Su gibi para harcar, Avrupa elbiseler giyer, Galata ve Beyoğlu’nda fink atardı. ‘Küçük Fesli’ lakaplı, yakışıklı Ermeni müzisyeni jigolo tutmuştu.
Onuncu Abbasi Halifesi Mütevekkil (822 - 861) hayvansever bir hükümdardı. Beslediği ve sahiplendiği hayvanın zeki, becerikli ve uysal olmasını isterdi.
Yılmaz Güney’in - siyasî olmayan - avantür filmlerini seyreden seyircilerin, aynı arabesk müziğin önemli ismi Müslim Gürses’in taraftarları gibi ‘jiletli’ olduğu, Beyoğlu’ndaki sinemaların mobilyalarına zarar verdikleri ortaya çıktı.