Çanakkale; Türk’ün ölüm kalım savaşıydı. Kaybedilmesi boyunduruk getirecekti. Ama Türk’e kefen biçilemezdi. Türk Milleti; en zor zamanda ayağa kalkar; düşman(lar)ına hak ettiği dersi verirdi.
Genç Abdullah Gül’e göre Kısakürek; ‘ışığından yararlanılacak kutup yıldızı/mürşit’ idi. Fikir çizgisinin diğer 2 önemli isim ise; Sezai Karakoç ve Nurettin Topçu’ydu. Cemil Meriç, Erol Güngör, İdris Küçükömer ve Fethi Gemuhluoğlu da etkisinde kaldığı mütefekkirlerdi.
Emir Timur; taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı. Kan dökücülük, yok edicilik, baş eğdiricilik de rol modelini - Cengiz Han’ı! - hiç aratmadı. Hep Müslüman halklar ve devletlerle didişti/dövüştü…
Malatya Milletvekili, MSP Genel Başkan Yardımcısı, İmar ve İskân eski Bakanı Recai Kutan; 12 Eylül 1980 Cuma günü yapılacak askerî darbeyi 3 gün önceden duydu/öğrendi.
‘Ülkücü’ Mustafa Pehlivanoğlu ile ‘Devrimci’ Necdet Adalı aynı gün asıldı; 12 Eylül’ün mimarları (!) ne sağda, ne de solda olduklarını icraatlarıyla gösterdi.
Süleyman Turan; hem tiyatroda, hem de sinemada birer kez başrol oynadı. Adı; Harput’ta Bir Amerikalı oyununda ve Dikkat Kan Aranıyor filminde en üste yazıldı…
Kültür adamı Hıfzı Topuz, anılarını yayınlamasa; 2 şairimiz Oktay Rifat (Horozcu), Melih Cevdet (Anday) ve ressam Avni Arbaş’ın yaşadığı renkli olayı öğrenemeyecektik.
Dünyanın en güzel, en başarılı ve en doğal kadın sinema sanatçıları arasındaydı. İkinci Dünya Savaşı’nın bütün olumsuzluklarını/yıkıcılığını yaşadı. Savaş sonrasında ise, yıldızlaşan mesleki kariyerin ama mutsuz yaşamın sahibiydi.
Ali Kemal (Bey); tavizsiz bir liberal, tam bir Batı daha doğrusu İngiliz dostuydu/taraftarıydı. Torunu, Muhafazakâr Parti’den milletvekili seçildi. Torununun oğlu ise İngiltere Başbakanı oldu.